Hafta çok sıcak günle başladı. Bu hava şartları, hava şartları, bu sıcaklar çok ciddi insanlara sıkıntılar verebiliyor. Bir büyüğüm derdi ki, "Allah'ın kanunuyla devletin kanununa külhanbeylik olmaz. Dikkat edin." derdi. Biz de size bunu hatırlatalım dedik. Hani dedik ya Allah'ın kanunu ve devletin kanunu.
PEYGAMBER EFENDİMİZİ RESMETMEK KABUL EDİLEMEZ
Şimdi Leman diye bir dergi çıktı. Dergide Filistin anlatılıyor. Peygamber Efendimizin karikatürünü çizmiş. Hazreti Musa'nın da o da Peygamber Efendimiz, onun da karikatürünü çizmiş. Bunu yayınlayanlar gözaltına alındı. Yasal işlem yapıldı. Milletin değerlerinin hiçe sayılması gerçekten yürekleri sızlattı. Çünkü bizim inancımıza göre; Peygamber Efendimizden bugüne kadar suret çizilmez. Bu kabullenilemez bir şey. Bunun tartışması yok. Ama bunlar böyle bir şey yapmış.
İşin ilginç yanı şu: Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı Özgür Özel bu Lemancılara, bu dine, Diyanete, Efendimize hakir gören ve basitleştiren, hafifleştiren, onun ağırlığını bilmeyen, onun "Habibim, sen olmasaydın alemleri yaratmazdım." diyen Allahu Teala'nın kıymet verdiği Habibullah'ın bu halini, bu şekle getiren bu kendini bilmezleri savunan bir hale düşürdü kendini.
Özgür Özel... İşte maya çok önemli, kök çok önemli. Yani Leman dergisinin Özgür Özel tarafından savunulması... “Efendim bunlar burada destek verdiler, şunu yaptılar, bunu yaptılar.” Diğer savunduğu ve savunacağı doğrular, eğriler, siyasetler neyse buna ne yaptı? Bunu pasifize etti. İnandırıcılığını kaybetti. Kaybeder.
Şimdi millet; geleneğiyle, göreneğiyle, inancıyla bir millet haline gelir. Bugün Peygamber Efendimizi bir karikatür zincirine hapsedecek kadar inançtan, bu değerlerden vakıf olmayanları sahiplenmek... Körle yatan, demiş, şaşı kalkar. Hani büyüklerimizin ne güzel bir sözü var. Diyor ki, "Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim."
Bugün muhalefet noktasında Türkiye'de bir yer edinmeye çalışan Özgür Özel bu manevrasıyla, bu söylemiyle, bu yaklaşımıyla, bu savunmasıyla, bu müdafaasıyla bu milletin genleriyle, geleneğiyle, göreneğiyle hiçbir bağı olmadığını ortaya çıkaran bir eylem içine girdi.
Yazıklar olsun. Yazıklar olsun. Yazıklar olsun. İnsanların değerlerini, inançlarını hafife aldığınızda o zaman işte özgürlük orada bitiyor. Ama değerlerini ve inançlarını değerlendirdiğiniz zaman, kıymet verdiğiniz zaman özgürlük başlıyor. Şimdi muhalefet yapıyor AK Parti'ye karşı, Sayın Cumhurbaşkanına karşı. Ha doğru tarafı vardır, eğri tarafı vardır. Ben onu bilemem. Ancak bu anlayışla Özgür Özel’in tüm söylemleri köpük. Bir suyun üzerindeki köpüren bir köpük, bir dalga olamaz.
MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATAN GENEL BAŞKAN
Özgür Özel çıkıp "Ben burada bir hata yaptım, Türkiye kamuoyundan özür diliyorum." demediği sürece bu muhafazakar ve mütedeyyin insanların gönlünü kırmıştır. Hani Müslüman mahallesinde salyangoz satan bir genel başkan. Böyle bir şey olmaz. Böyle bir yaklaşım olamaz. Böyle bir anlayış da olamaz. Ha olur mu? Olur. Olursa olduğunuz gibi olursunuz. O kadar kalırsınız.
Yıllardan beri dini, diyaneti, laiklik kisvesi altında muhafazakarları, mütedeyyinleri tam yanınıza almanız gereken yerde elinizin tersiyle itmektir bunun adı. Böyle siyaset olur mu ya? Yani köyün çobanından mahallenin çöpçüsüne kadar sorulsun. Özgür Özel CHP'nin Genel Başkanı olarak en büyük tarihi gafını yapmıştır burada. Ve bu milletin geleneğine, göreneğine, asaletine, Peygamberine hakaret edenleri övmek, onlarla aynı yerde durmaktır.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GİDEN SÜRECİ TIKAMAYA ÇALIŞANLARI ALLAH KARHRU PERİŞAN EYLESİN
Efendim bir de bugün DEM heyeti, İmralı heyeti Cumhurbaşkanıyla görüştü. Sayın Cumhurbaşkanıyla silahların bırakılması noktasında, terörün bitmesi noktasında bir görüşme yapıldı. Fakat bunu bir yerlerden sulandırıyorlar. Kenarından, köşesinden "İşte şöyle olur mu, böyle olur mu?" Ve bunları da milliyetçilik ve Türkiye'deki ulusalcılık adına yapıyorlar.
Ya arkadaş, şimdi bizim ismimizin önünde doktor, doçent, profesör diye bir şey yok. Sadullah Ünsal diye yazılıyor. Ama bildiğimiz bir doğru var.
80'li yıllardan bugüne kadar bu ülkenin çiftçisinin, esnafının, tacirinin, üreteninin, işçisinin yani emek üreten, ekonomi üreten, ekonomiye katkı sağlayan herkesin 1,5 trilyon doları bu oyuna gitti. Bu kan gölüne gitti, bu senaryoya gitti, bu ihanete gitti.
Kim bunun devam etmesini istiyorsa bu memleketin en büyük haini odur. Bir. İkincisi: Şimdi 1,5 trilyon dolar Türkiye kaybetti. 1,5 milyar dolar demiyoruz. Şu ana kadar dolaylı ve direkt.
Bu para kimin cebine girdiyse, bu terörü finanse eden, bu terörü büyüten yerli, ulusal işbirlikçileri bunlardır. Kaldı ki burada Mehmet'in kanıyla Kürt Ahmet'in kanının bu 1,5 trilyon parayı çeviren, sömüren ve Türkiye'nin önüne engel koyanların arasında bir anlam ifade etmiyor. O gelecek olan paraya, kurduğu oyuna bakıyor.
TÜRKİYE KÜRESEL ÖLÇEKTE OYUN KURUCU VE BOZUCU NOKTAYA GELDİ
Ama bakınız Türkiye olarak savunma sanayisinde dünyada 5. sıradayız. Engellemelere rağmen, baskılara rağmen, yerli dışarıdan, içeriden baskılara rağmen... Ve geldiğimiz noktada şu düzenlerin, bu oyunların içinde bir figürandık. Şu anda oyun bozan ve oyun kuran bir ülkeyiz.
Bu sadece Sayın Cumhurbaşkanı şahsına münhasır değil. Bu ülkenin yetişmiş bütün insanlarının, bütün devlet adamlarının, devlet aklını kullananların bir dokunuşu var. Ve terörsüz Türkiye noktasında da dokunulan nokta işte bir öngörmek, bir kurulan oyunu bozmak ve bundan sonra olabilecek oyunları bozmak gibi ülkenin geleceğiyle etkili bir nokta var.
Kürt ve Türk kardeş olduğu zaman, barış içinde olduğu zaman Asya'ya gitmiş, Afrika'ya gitmiş. Yavuz Sultan Selim döneminde bu tespit yaşanmış. Tarihi bileceksin, tarihi göreceksin. İşte tarihini bildiğin zaman diyor ya, "Tarih tekerrürden ibarettir." Bu oyunu bozan, bozmaya çalışan, gelecek olan yüzyılda Türkiye'nin bulunduğu pozisyonda değer katacak olan kim varsa Allah onlara güç versin, kuvvet versin. Ve bu oyunu, "Terörsüz Türkiye öyle mi olacak, böyle mi olacak, şöyle mi olacak?" diye sulandırıp bulandırmaya çalışanları da Allah kahru perişan etsin. Amin.
Hoşça kalın, dostça kalın. Allah'a emanet olun.