23 Kasım'dan bugüne kadar Yaşadığımız bir süreç var. Bir felaket olmadı ama felaketin ayak seslerini yaşadık ve geldiğimiz noktada bugün gerek Öncü ihbar hattına gerek birebir ilişkilerde önümüze Düzce'de şu tablo çıktı. Tablonun özü şu; denetimler ve tespitler yeterince yapılmadı. Haberler akıyor bize. Benim binam az hasarlı diyen de var kabul ediyor yani gayet de doğal diyor fakat binanın benim oturulacak halde değil kolonun patladı kirişin patladı temelden oynadı. Ama buna geldiler az hasar gösterdiler. Yani bir örnek diyelim buna biliyorsunuz belediyenin karşısında E5’i Çobana bağlayan bir Bulvar var. Belediyeyi arkanızı aldığınız zaman bulvara girdiğinizde sağ taraf ve sol tarafa bir baktınız mı hiç? Buraya arkadaşlarımız bugün gitti bir haber yaptılar. Burada insanlar korkuyla yaşıyorlar esnafı da yaşayanı da. Binalar 6 katlı, 7 katlı binalar artık böyle birbirlerine yanaşıp düzen olduğu için yıkılmamış. Ama bir tanesi yıkılırsa orada Allah muhafaza katliam var. Sağ tarafta öyle sol tarafta öyle. Şimdi Sayın Çevre şehircilik bakanı Murat Kurum ve İçişleri Bakanı Sayın Soylu geldiğinde çok hızlı bir şekilde Düzce'de tespit yapılıyordu. Şu anda durdu. Yaptık tespitleri itirazı olan itiraz etsin. Şimdi hadise şu; Düzce'de birtakım baronlar var.

Bu memlekette Efendi olanlar var. 5-6 katlı binaları var. Efendim dükkanları var. Kendileri daha güvenli villada yaşarlar ama binalarına dokundurmazlar. Gücü kullanırlar. Bunlar buraya özel yetiştirilmiş özel yerleştirilmiş kirpozlardan da bahsedebiliyoruz. İstisnalar kaideyi bozmaz. Sabetayistlerden de bahsediyoruz.

Ne hikmetse 1980'den sonra yapılmış, 1999 depreminden sonra 2-3 deprem görmüş, 23 Kasım 2022'de ciddi şekilde sarsılmış bina sağlam mı sağlam… Nasıl sağlam bu? Bunun bütün teknik idari yani yapılması gereken röntgen dahil, yani bir hasta birine bakıyor senin kaburga kemiğin kırılmış mı kırılmamış mı hemen görüyor röntgenini çektin mi? Yok. Burada bir zafiyetin olduğunu ve bir dengenin olduğunu bir baskının olduğunu düşünmeye başladık. İnşallah yanılırız. Allah muhafaza etsin. Eğer 6 şiddetinde 18 saniye değil de 25 saniye 30 saniyelik bir depremde Düzce'de ceset torbaları gezer. Ama bunun yasal olarak bir sorumlusu da olmaz. Tespit yaptık o zaman sağlamdı bitti. Ben burada başta Sayın Vali Sayın Belediye Başkanına sesleniyorum. Lütfen buraya dikkat ediniz, bir daha gözden geçiriniz, bir daha burayı bir daha tetkik ediniz. Yani Çilimli'nin kentsel dönüşüme bir kere girdiği yerde Düzce'nin en az 10 defa girmesi lazım. Cedidiye’nin etrafındaki birçok mahallede saymak istemiyorum. Ama buradaki binalar depremde 1999 depreminde güçlendirme olmuş. Ne olmuş güçlendirme? Çatır çatır patladı.

Sayın Cumhurbaşkanımız buraya Sayın Bakanı gönderirken bu konuyla ilgili talimat verdi. Sayın Bakan buradayken de talimatlara uyuldu gidildi. Şu anda bununla ilgili hassasiyet yok gibi geliyor. Varsa da eğer biz eksik bir şey söylüyorsak veya bize bunu ben burada kendi duygumla doğrumla konuşmuyorum. Doğrunun içinde eğri aramıyorum eğrinin içinde doğru da aramıyorum. Ama aradığım bir şey var. Bu vatandaşın bize CİMER’e şikâyet ettik, bunu anlattık bunu söyledik bizim binamız böyle… Mesela bugün Öncü’de bir haber vardı yine WhatsApp ihbar hattımıza gelen bir haber. Vatandaş bina çok darbeli diye çıkıyor binadan. Aynı binayı şu anda mal sahibi mülk sahibi tamirat ettirip kiracı sokacak içine. Kira fırsatçıları da var nasıl bir toplum olduk biz anlamadım gitti. Nasıl bir toplumuz biz. Yani burada binayı tamir ettiriyorsunuz içine bir daha kiracı sokacaksınız. Çıkan kiracının iddiasına göre kirişinde çatlak var patlak var. Bu tetkikler iyi yapılmalı. Ben Düzce'nin yeniden röntgeninin çekilmesinde ciddi fayda var diyorum. Yarın buradaki bu kararları verenler hukuken veya idari olarak sorumlu mudur, yasal idari mevzuat veya yasal mevzuat neyi icat etti bilmiyorum ama. Vicdani olarak bunun hesabına ne dünyada ne ahirette veremezsiniz kimse de veremez. Düzce'nin iki tane birden deprem görmüş 6 katlı binası ki dikkat edin, depremden birkaç gün sonra bu meydanda Suriyeliler Afganlar vardı. Suriyelilere yardım ediliyor Afganlara yardım ediliyor işte bize edilmiyor diye bunu siyaset malzemesi yapan sığ akıllılar da vardı. Ama o Afganların kaldığı binada o eleştiriyi yapanlar kalır mı, kalmaz. Onlar Sırça köşklerinde yaşayacaklar bu Afganların kaldığı bina o Suriyelilerin kaldığı bina 1999 depremlerinde sözde güçlendirilmiş şu depremde de çok kötü bir hale gelmiş binalar. Eğer yani bu da bina yapılıyor patlak çatlak, sıva çatlamış sıva yapmamışsın ki! Müteahhitler işin kolayını bulmuş. Duvarı yapıyorlar örgüyü yapıyorlar neyse üzerine alçı sıva yok altında file bile yok alçı sıva var. Eskiden bizim bildiğimiz yığma tuğlalar yığılırdı üzerine beton dökülürdü sıkışırdı mukavemet artardı.

Şimdi bu işin, mesela ben size bir örnek daha vereyim. İsim vermeyeceğim burada bir müteahhit efendi depremden önce 8 buçuk milyona villa satıyor. Dışarıdan işte almak isteyenler satmak isteyenler neyse depremden 4 gün sonra biz bu villayı alalım diyorlar. 11 buçuk milyon lira olmuş villa. On bir buçuk milyon 8 buçuk milyon nerede 11 buçuk milyon nerede. 3 milyona, 3 günde ne oldu da değişti. Yani artık bazen kanun kural noktasında insanların ticari itibarını davalık olmamak için birebir isim veremiyoruz burada. Ama çok imansızlık bu. Bu vicdansızlık, bu ne insani ne İslami ne de vicdani. Kira da öyle aynı şekilde kiralar 2000 liralık kiralar olmuş 5 bin lira. Niye? Ne garantin var. Sen kendi kaldığın o vatandaştan aldığın 5 bin lira alan dünyanın ahiretini kurtaracağını mı zannediyorsun? Ondan sonra Cuma mesajı atalım birbirimize Cumanız mübarek olsun. İslam'a İslam denilen güzelliğin altında ahlak var, Hak var, hakikat var. Çuvaldızı kendine iğneyi karşıya batır mantığı var. Bir mümin bir mümin için istediğini kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemezse bu bizden değildir diyor hadis-i şerif var bununla ilgili. Ama bunları bıraktık.

Cami ile ev arasında, cennetten-cehennem arasında milleti koşturuyorsun. Biraz önce verdiğim 2-3 tane örneğe baktığımız zaman gerçekten ama gerçekten ne insani ne İslami ne vicdani. Eğer o kişiler eğer o kişiler bu memleketten kazanmışsa ki bu coğrafyada zengin olmuş bu memleketin insanıyla bugünlerde bu değerleri paylaşacaklar. Villası 8,5 milyon villası olan 11 buçuk milyona satmış. Villayı alan adam parayı versin de diyebilirsiniz. Evet doğru. O da olabilir ama neden 8 buçuk milyon 11 buçuk milyona çıktı Ey müteahhit!

Düzce'de başta Sayın Valimiz, Sayın milletvekilleri ve tüm irade ve idare sahipleri olmak üzere itirazları beklemeden itirazları çok iyi nazar itibari alarak mutlak ve mutlak bizim bahsettiğimiz söylediğimiz bölgeleri yeniden gözden geçirsinler.

Bu bir felaketle sonuçlanabilir. Allah muhafaza eylesin. İkincisi biz ne yapabiliriz? Ben sorumlu değilim. Ben söyledim, benim işim söylemek. Ama siz ne yapabilirsiniz deyince bürokrasi ve siyaseti harekete geçirecek bir mekanizma kurdu Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan CİMER diye bir yapı kurdu. Önceden Başbakanlıktan BİMER’di şimdi CİMER oldu.

Lütfen bu ve bunun gibi bahsi geçen konuları bütün şikayetleri bununla ilgili endişelerinizi CİMER’e yazın. En ince detayına kadar değerlendiriliyor ve hesabı soruluyor. Cevabı gelmedi diyorsunuz hiç alakası yok. Gerektiği şekilde yapılıyor tatmin edici bir cevap alınmadığı zaman devlet siyaseti ve bürokrasiyi yönetiyor. Anlayana endişeniz olmasın. Vatandaş burada özellikle üzerine basa basa söylüyorum. Bunlar bu tedbiri almazsa bir daha gözden geçirmezse, bir daha bunlar elden geçmezse gözden geçmezse, vatandaş CİMER'i mutlaka ve mutlaka kullanmalı.

 Bugün Akçakoca'da bir kahvaltı vardı. Belediye Başkanı, sivil toplum kuruluşları, muhtarlar, Cumhur ittifakının belediye meclis üyeleri İYİ Parti ve CHP'ye çağırmadı ama bunları çağırdı. 250 milyonluk bir kredi meselesi var. Bununla ilgili bir açıklama yaptı. Yani izahat yaptı. İş öyle bir noktaya geldi ki efendim istediğiniz projeyi onaylarsınız istemediğiniz onaylamazsınız bu büyük bir nimet hem de devlet garantili yani parayı Akçakoca Belediyesi ödemezse devlet ödeyecek Akçakoca Belediyesinden de alır almaz bunu dedi. Şimdi benim iki tane konu orada dikkatimi çekti. Bir; bu konuyla ilgili açıklamalarında diyor ki; benden sonraki başka benden sonra gelecek olan hani ben de demiştim ya Belediye Başkanı bir daha kazanamaz öyle bir hava var demiştim. Bunu ikrar etti zaten seçimi kaybedeceğini göze almış. İkincisi diyor ki; Belediye Başkanı Okan yanmaz merak etmeyin bu bizim kasamıza girmeyecek ihalesine bile müdahale etmeyeceğiz. İnsanlara bunu anlatıyor. Bunu bana güvenmiyorsunuz belediyenin mali ve mal tasarruflarında bana güvenmiyorsunuz belki ama ben bu işi sadece proje kısmında olacağım. Yani siz o konuda da müsterih olun diyor. Güvensizliği ortaya koymuş. Gelinen noktaya bak. Bir Akçakocalı olarak ne yapılsın? Bütün herkes buna evet desin onaylasın. Zaten adam yok ondan sonrası daha iyi seçilecek olan bir belediye başkanı ile devam eder diye düşünüyorum. Çünkü bu iki ifade ben benden sonra ki arkadaş, benden sonraki arkadaş benden sonraki seçilecek dediğiniz zaman. E sen aday değil misin? Adaysın, devam ediyorsun. Biz bunu böyle yapacağız demiyoruz ki. Dedi ki bu para bizim cebimize girmeyecek. Belediyenin kasasına girmeyecek. Çok enteresan. Hayırlara vesile olsun.

Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:

YouTube: https://www.youtube.com/watch?v=hJrhTolrXRY