Gündemimiz çok yoğun. Hasbelkader 30 seneyi aşkın bir zaman içinde basın mesleğinin, siyasetin, muhtarlığın içindeyim. ‘Ne öğrendin?’ derseniz, şunu öğrendim. Bir insan kendini çok namuslu bir insan, siyasetçi, bürokrat veya etkili ve yetkili biri çok namusluyum, çok dürüstüm.’  diyorsa ben onun altında öküzün altında buzağı aramayı öğrendim. Bir ticaret adamı, bürokrat girmiş olduğu işlerde hep işin zorunu anlatıyorsa onun da samimi olmadığını öğrendim. Kimse siyasetçiyi, tüccarı bu işi yapmaya zorlamıyor. Herkes isteyerek yapıyor. Özellikle siyasetçiler, bu iş ne kadar zor? Diyorlar. Ne zor? Ekmek elden su koca gölden der büyükler. Hani yük çömezönün, ak çömezönün. Atasözler ne güzel değil mi? Yörük malıyla kurbanı keseceksin. İtibar göreceksin, bir yere geleceksin, çok zormuş diyeceksin. Durma o zaman. Memurluk, müdürlük çok zormuş diyorsan oturma o zaman. Ayrıl, çekil ordan. Diyelim ki 50 bin lira alan bürokrat, 10 milyon, 50 milyon dolarlık yatırımın kaderini belirliyor. Var mı sorumluluk, yok. Ellerinde siyasi güç var, insanlarla oynuyorlar.

Maalesef Düzce’de namuslu namussuzlar var. Bu ne demek? Namuslu görünen namussuzlar var. Türedi, çok var. Size bir siyasetçi devletin imkanıyla, hakkıyla beytülmalı koruyacağım diyorsa ve bunun için hizmete geliyorum diyorsa yalan söylüyor. Oturduğun yerin makamın kullandığın arabanın bile hayatında sana evinde işinde mutlu etme, ekonomik anlamda sana katkısı var. Yalan söylüyorsun. Kimse Ömer olamaz.

Çok enteresan bir örnek vereyim. Muhtar adayının biri aradı Bizim reklamımızı, haberimizi yapalım. Dedi. Dedim ki bunun bir karşılığı olur? Ben maaşta değilim. Hizmet etmek istiyorum diyor. Tamam bunu anladık. Belediye başkan adayları için de geçerli bu. Ben maaş almayacağım. Tamam kabul. Arabaya da binmeyeceksin. Oku, anlat şeref ve namus sözü ver. Biz sana hiçbir şey istemeden senin reklamını yapalım. Ama hiç kimse bunu demiyor. Herkes istemem yan cebime koy dercesine yaklaşıyor. 30 yıllık toplumun içinde çok namusluyum parayla imkanla işim olmaz diyen çoğu siyasetçinin tekkesi düştüğü zaman kelinin göründüğünü öğrendim. Namussuz olan namuslu gibi görünüyor.

Seçim çok kritik bir süreçte. Millette seçim gündemi yok, geçim gündemi var. Millette çok anormal bir sıkıntı var. İş adamı, çalışan mutsuz. Mutsuz insanlar olduğu için de bir seçim heyecanı yok. Neden? Ekonomik olarak kafelerde gençler babasından, oradan – buradan alabildikleri harçlıklarla oturmaya çalışıyorlar ve bin TL hesap ödüyorlar. Kafeteryalar ve bu tür yerlerinde bir gözden geçirilmesi lazım.

Bir de kendimizden bahsetmek istiyorum; Düzce Gazeteciler Cemiyeti olarak biz bir yola girdik. Mart – Nisan gibi yani seçimlerden sonra İslam Keleş ile birlikte biz yönetimden ayrılma sözü verdik ve ayrılacağız Allah’ın izniyle, buraya daha güzel kardeşlerimiz gelip, devam edecekler. Ancak; gerek devletle olan ilişkilerde, gerek iş dünyası ile olan ilişkilerde, gerek STK’larla olan ilişkilerde Düzce basınının kalitesinin artması için elimizden gelen bir şeyler olması gerektiğini düşünüyoruz ve elimizden geleni de yapacağız. Kısa bir zamanda etik kurulu gibi bir takım değerlere hitap eden, bir takım değerleri kontrol eden, bir yaptırım olmasa bile etik değerleri anlatan bir çalışma işine girdik, inşallah Allah utandırmasın.

Yığılca ilçesine bir gidelim! Şimdi Selami Savaş AK Parti’den aday oldu. Gezi olaylarının önde olan elemanlarından bir tanesi, yani Gezi olaylarında aktif olan bir arkadaşımız. Olabilir mi? Evet olabilir, insanlar şaşar – beşer. Muhterem Ramazan Baltacı, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Yığılca Belediye Başkan Adayı. Selami Savaş ile  iyi bir hukukları var. Aralarında bir hukuk gelişiyor, kimin ismi daha önce açıklanırsa, biz onun arkasında olacağız, diğeri aday olmayacak. Doğru mu? Evet doğru. İnkar var mı? Hayır yok! Muhterem Ramazan Baltacı’nın ismi açıklandıktan sonra, Selami Savaş aday adayı oluyor, adaylığı da AK Parti’den daha sonra açıklanıyor. Şimdi bu nasıl bir erdem, bu nasıl bir siyaset! Hani Gezi olaylarında şaşırdın da ora da nasıl şaşırdın. Adama söz verdin, aynı şekilde siz daha önce açıklansaydınız, Ramazan Baltacı’ya söyleyecektik. Hani ‘Adam sözünden, at yularından tutulur’ diyor büyüklerimiz. Seni nereden tutacağız. Yığılca’da arkadaşlarımız sokakların nabzını tuttu ve Yığılca’da Ramazan Baltacı çok ciddi şekilde önde.  ‘Selami Savaş’ın babası zengin, Yığılcalılar’a parayı verir, son akşam parayı dağıtır satın alır, parayla seçimi alır’ diye bir algı var. Ben, Yığılca halkının orada o kadar da hafife alınmasını, hafifte bir karar vereceğine inanmıyorum. İnanırsa verir Selami Savaş’a, o ayrı bir şey. Ama Yığılca halkının parayla oyunu satacağına inanmıyorum. Çünkü o işler eskidenmiş… Makarnayla, bulgurlarla, ceketle, pantolonla seçim alma işi eskidenmiş. İnsanlar önceden verdi mi? Evet verdi. Ama su saatten sonra neyin ne olduğunu görmeye başladı. Ben Yığılca’da bir CHP sürprizinin olacağını da tahmin ediyorum. Arkadaşlarımız her gün bir ilçeye gidiyor, bugün itibari ile Yığılca’ya gittiler.

Cumayeri ilçesinde AK Parti’nin adayı Recep Tuna hakkında bir iddianame var! Ağır Ceza Mahkemesi’ne savcı son mütalaasını  vermiş, Recep Tuna’nın 9 yılla 22 yıl arasında hapsi isteniyor ve AK Parti’den aday oluyor. AK Parti’nin adayının bu haberini yerelde biz biliyoruz, Ama ulusal haberlere bir çıkarsa bu; Türkiye genelinde malzeme olur, bunu nasıl anlatırlar bilmem.

Bildiğiniz gibi biz bu ekranlarda Okan Yanmaz’ı eleştirdik, Selami Savaş’ı eleştirdik, Recep Tuna’yı eleştirdik, Rasim Çam’ı eleştirdik. Biz; ‘Ali kıran, baş kesen’ değiliz. Bizim Öncü mikrofonları herkese açık… Okan Yanmaz başta olmak üzere… En çok itilaflı olduğum benim, kurumsal da, kişisel de. Bizim burada dostumuz ve düşmanımız yok! Bizim burada dostluğumuz da devamlı değil, düşmanlığımız da sürekli değil. Toplumun kabul gördüğü noktalarda, şunu söyleyeyim; bizi en çok izleyen de, iyi olan da, kötü olanda herkese bu kameralar açık. Her zaman gelir, kendisini anlatabilir, program da isterse, program da yapabiliriz. Bu arada Okan yanmaz şöyle bir şey demiş; AK Parti’nin Belediye Başkan Adayı Osman Cumhur ile ilgili, ama ne kadar doğru onu bilmiyorum. ‘Küçük Osman, orta direk Orhan, büyük abi Turhan, böyle bir siyaset var’ demiş. Bunu Düzceliler’e anlatabilmem içim programın uzun olması lazım, ama Akçakocalılar bunu anlar.

Akçakoca’da kameraların önüne yansıyan bir tablo var. Birinci sırada Fikret Albayrak, ikinci sırada Okan Yanmaz, üçüncü sırada ise AK Parti’nin adayı Osman Cumhur. Bunu tersine çevirmek için AK Parti’nin İl Başkanı Burhan İşleyen, sanki vahi geliyor, iyi bir insan ama Akçakoca’da siyaseti bilmez. Sanayi de iyi bir usta, makine ustası, iyi kaynak yapar, iyi torna yapar, yani mesleğinde çok iyi. Ama siyaseti bilmiyor… Akçakoca’da kökleri de yok, köyü de yok, mahallesi de yok… Ama Akçakoca adına duygularıyla hareket ediyor, doğruları ile hareket etmiyor. Ama verilen aklı da, gösterilen öngörüyü de asla kabul etmiyor. ‘Kendi düşen ağlamaz’ misali, ‘Ne ekersen, onu biçersin.’ 

VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ