DEMİRCİNİN İTİNİN DERDİ NE?

AK PARTİ BU DEĞERİ BİLEMEDİ, ANAHTAR PARTİ KEŞFETTİ

SARAYIN DALKAVUKLARI, VEZİLERİ, KÖYLÜLERİ KİMLER?

HASAN ŞENGÜLOĞLU’NUN MÜTHİŞ TESPİTİ 15 MART CUMA AKŞAMI

Vefa İstanbul'da bir semtin adı. Bu ara TRT 1'de yayını var. İnsanlar hayatta nankörlük ve vefasızlığı izah edemezler, başlarına başka ne gelirse gelsin, ne olursa olsun izah ederler. Vefasızlık ve nankörlük insan bazında, kulla Allah ilişkisine girdiğinde şirk ve inkara gider.

Bir bilgi geldi, bilgiden önce, geçtiğimiz hafta Anahtar Partisi İl Teşkilatı, kurucu İl Başkanı Metin Topal başkanlığında ilk kongresini yaptı, hayırlara vesile olsun. Fakat listede güzel, siyasette sıfır kilometre, hiçbir şekilde siyaset yapmamış insanlarla beraber bir oluşumun içine girdiler. Hayırlı olsun memlekete, millete.

Bu arada genel kurul delegeleri var, üst kurul delegeleri deniliyor, genel başkan seçen delegasyon. Orada bir isim, sosyolog Doğan Kaya var. Düzce BELTAŞ'taki görevleriyle beraber proje müdürlüğü yapmış bir arkadaş. Bu aynı zamanda Ağa Mahallesi’nde, Çamköy'de “AK Parti'ye seçimi biz kazandırdık.” diyecek kadar, konulara, memlekete hakim. Oy oranlarına baktığınızda da AK Parti orada sandıkları patlattı zaten, çok yüksek oy aldı. Çok büyük katkı sağladı!

Anahtar Partisi’nde üst kurul delegesi olduktan sonra görevlerinden istifa etmiş veya el çektirilmiş, artık bilemiyoruz ne olduğunu, bir tasarruf gösterilmiş. AK Parti'ye ve Faruk Özlü’ye, bu kadar hizmet eden, sandıkları patlatma derecesinde yüksek oy almasına sebep olan bir değeri AK Parti değerlendiremedi, elinden kaçırdı. Yani bu konu, AK Parti İl Teşkilatı başta Hasan Şengüloğlu olmak üzere hakikaten ortaya koyup tartışılması, çok derin düşünülmesi gereken bir şey. Böyle bir değer nasıl kaybeder, yıldız kaydı mı deriz, ne dersek bundan sonraki yaşamında, siyasetinde hayırlara vesile olsun. AK Parti bu değerini, kıymetini bilemedi.

Şimdi padişahlar akıllı adamlardır. Yavuz Sultan Selim Han bir yerde kendisini kamufle ediyor, yolun ortasına bir taş koyuyor. Vezir geliyor, vezir taşın etrafında dolanıyor gidiyor. Bir asker geliyor, "Ya bunu buraya kim koydu? Bunu koyana bir ceza keselim, gereğini yapalım." diyerek kendi kendine bir değerlendirme yapıyor ve çekip gidiyor. Padişah bunları izliyor. Bir de dalkavuklar, menfaatperestler, ikiyüzlüler geliyor. Sarayın bir dalkavuğu geliyor, taşın etrafında takla atıyor dönüyor dolaşıyor. Dalkavuklar sorun çözmez, sorunların yanına yaklaşmazlar, etrafında fırıldak gibi dönerler, sadece dalkavukluk yaparlar. Dalkavuk ‘Ben diyor güzel bir şiir yazayım sultanıma gösteririm.’ diyor ve gidiyor. Yavuz Sultan Selim Han sarayın yolunda gerçekleşen bu olayı izliyor. Akabinde bir köylü geçiyor oradan ‘Bu taşı buraya kim koyar, insanlar nasıl geçecek?’ diyor. Köylü taşı kaldırarak insanlara faydalı olmanın sadaka olduğunu biliyor. Ben de bir köylüyüm. Neticede, köylü yükünü bırakarak taşa zorlanarak da olsa yolun kenarına koyuyor ve bir kese para buluyor. Kesede bir not var: "Bu ödül size helal olsun, mesele taşın altına elini koyabilmektir." Bu memlekette çok dalkavuk var. Yollara konulmuş çok taşlar var. Vezirler, askerler var. Eğer bir memlekette başarısızlık varsa, dertlenmemek varsa, ne oluyor burada? Dalkavuk da taşın altına elini koymayanlar da çok oluyor.

Eskiden çocukluğumuzda bebekler vardı, ayağının altını sıkardık, ses gelirdi. Bazen birilerinin kuyruğuna bastığın zaman ses başka yerden gelir. Bazen de fake hesaplarla seni dizayn etmeye kalkarlar. Sen adam gibi, samimiyetle, yanlışıyla, doğrusuyla konuşursun, birileri farklı hesaplarla  menfaatlerine gelir. Özellikle yerel yönetimlerde, belediyelerde bazı anlayışlar vardır ‘Bu belediye başkanı bir gün gider, biz birbirimize sahip çıkalım, mümkün mertebe işimize gelmeyen işleri yapmayalım, koordine olalım.’ anlayışı var. Maalesef şu andaki yaşadığımız sıkıntıların özünde ve başarısızlıkların altında da bu var.

Büyüklerden biri diyor ki, "Etkili kişinin yetkisizliği, yetkili kişinin etkisizliği vardır orada iş bereketsizliği." Bizim alacağımız öğütler dışarıdan değil, içimizden, büyüklerimizden olmalı, büyüklerimizin öğütlerini dinlersek her şey daha da güzel olacak. Bu memlekette hakikaten iş bereketsizliği var, sebep olanlar düşünmeli.

Büyüklerimizden biri hayatın anlamını şöyle anlatıyor: "Hayat niyetle nasip arasında yaşanır, niyetinde ne varsa, nasibinde de o olur." Niyet iyi olsun. Şu memlekette sayılı günlerde kalıp makamlarda, mevkilerde olanlar, bir gün gidecek olan insanlardan medet uman toplum veya Düzceli, zavallı ve aciz insanlar.

Hani “Demircinin itinin” çok enteresan bir hikayesi var. Kurt dağda bir şey bulamamış, bir kasabaya inmiş. Kasabaya inince, bir fırından ekmek, bir kasaptan et yemek istemiş, yemiş de. Bütün kasabanın itleri bu kurdun peşine düşmüş. İtlerin bir kısmı ayrılmış, demircinin iti, hiç amacı olmayan, sadece desinler diye hareket eden insanlar. Bir kasabın iti, bir fırıncının iti bir de demircinin iti, peşinden koşuyormuş. Artık bunların koşmaktan takati kalmamış. Kasabın itiyle, fırıncının iti takatten kesilmiş, demircinin iti kurdun peşinden koşmaya devam ediyormuş.

Kurt durmuş demiş ki ‘Kasabın etini aldık iti geldi vazgeçti, fırıncının ekmeğini aldık iti geldi vazgeçti, ulan demircinin iti sana ben ne yaptım da peşimde koşuyorsun?’ demiş.

İşte bu memlekette, “demircinin iti olan” hiçbir amacı olmayan, sadece ‘desinler’ diye hareket eden insanlar veya toplumlar, bazı hakikatler dile getirildiği zaman uğraşıp duruyorlar. Doğru olan şu, Düzce’de, etkili ve yetkili yönlendiren insanlara bakın, bunlar garip gurbetçi mi? Düzce’nin asli unsuru mu? Garip gurbetçiler; makam, mevkii, yetki, menfaat veya sığıntıydı neyse, bunlara kim nasıl itibar ediyorsa hali “demircinin itinden” farklı değil.

Biz Düzce'de gerçekten doğru ve faydalı olanı söylemeye devam edeceğiz. Asaletle duranla emanetle duran arasındaki fark zaman içinde çıkacak.

18'inde memlekette bir ihale var, bunu layıkıyla birisi alır ve belediyemiz bundan faydalanır. Cuma günü akşamı AK Parti grup toplantısında çok önemli bir gelişme olmuş. Bugüne sığmadı, Hasan Şengüloğlu'nun bir tespiti var. Cuma günü akşamı bunu Yorumlu-yorum’da konuşacağız.

 Hoşça kalın, dostça kalın, Allah'a emanet olun.

MAKALENİN VİDEOSUNU İZLEMEK ÇİN TIKLAYIN