Feth-i mübinin 570. yılı. Fatih Sultan Mehmet Han atamızın, büyüğümüzün İstanbul’u fetheden padişah ne güzel padişah onun askerleri ne güzel asker diye methiyeye layık olan Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethedip ve İslam coğrafyasına hizmetine dahil ettiği günü yaşıyoruz. Bu feth-i mübinde bir hadise gerçekleşiyor; İstanbul’da fetih hazırlıkları yapılırken Fatih Sultan Mehmet Han’ın Bizans’ın içinden bilgi geliyor kendisine, gelen bilgi şu; Türk’ler İstanbul’u fethederler girerler, ama gemiler karadan yüzmeye başladığı zaman. Biz de bir şey olmayacağı zaman kırmızı kar yağar deriz ya onun karşılığı olan bir söz Bizans’ta. Haliç’te altın boynuz dedikleri yere gemileri karadan indirerek o günkü şartlarda feth-i mübini gerçekleştiriyor.
Seçimlerde devleti ebedi müddet ve Türkiye Yüzyılı’nın imzasını atan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yüzde 52,18’le seçildi. Hayırlı mübarek olsun. Fetihle beraber gelen bir fetih. Bunlar aslında çok ince düşünülmüş detaylar. Devletimizin sahipleri devleti yönetenler önce tarihten aldıkları ilhamı sonra da günümüzdeki gençliğe verecek olduğu mesajları o kadar ince bir sanat eseri gibi ince bir detayla şekillendiriyorlar ki…
Devlet Bahçeli dedi ki; ‘Türkiye’de her şey değişecek değişmeyen bir şey kalmayacak.’ Tabi bunu çok değerlendirdiler. Sayın Bahçeli biliyorsunuz her zaman devletin kademesinde oldu. İktidar olmadı ama her zaman muktedir olanlardan, her şey değişecek dedi. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da yaptığı değerlendirmede çok büyük hedefler koydu ortaya. Ve ben çok inanıyorum bu milletin umudu 29 Mayıs’ta feth-i mübinle hayata geçti. Adam kazandı. Neyi kazandı? Dualar kazandı. Neyi kazandı? Milli kazandı. Ne kazandı? Yerli kazandı, Türkiyeli kazandı. Ben 12 Mayıs akşamı da demiştim; yerli, milli Türkiyeli Recep Tayyip Erdoğan diye oy verelim diye, ben oyumu ona vereceğim demiştim ve benim oyumun kendime göre anlamı var başkasına göre ne anlamı var bilmiyorum ama ülkenin 100 yılında, Lozan’ın 100 yılında, Ayasofya’nın açılmasında, Taksim’e cami yapılmasında ve ülkede milli yerli savunma sistemlerinin kurulmasında bir rüya vardı. Mehmed Zahid Kotku hazretlerinin Merhum Erbakan Hoca’mıza fetva ve direktif olarak verip siyasete dahil etmesinden sonra bu ülkede çok şey çok farklı oldu. Hasan Hüseyin Ceylan vardı, bir gün demişti ki; ‘biz devleti bu 28 Şubat’tan önce Milli Güvenlik siyaset belgesini gördükten sonra tanıdık.’ Geldiğimiz nokta muhteşem bir noktaydı. Geldiğimiz nokta bize muhteşem görünüyor ama yetmez ama evet de diyecek bir noktadaydı. Bundan sonra Türkiye’nin Yüzyılı’nda Cumhurbaşkanı Başbuğ Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde dünya coğrafyasında Anadolu coğrafyasında ümmetin coğrafyasında mazlumların ve kimsesizlerin sesi olacak bir zaman dilimine başladık. AK Parti’de siyaset yapan milletvekilliği yapan İl Başkanlığı yapan insanlar ‘Zafer bizim’. Zafer sizin değil. Milletvekili millet zaten tanımıyor. MHP Düzce İl Başkanı İlhami Caboğlu bir şey demişti, ‘İlhami Caboğlu’na AK Parti’den seçilen Milletvekili sen misin?’ demişler. Ne MHP İl Başkanı’nı tanıyor millet ne milletvekilini tanıyor. Milletin gönlündeki Recep Tayyip Erdoğan o mütevazılığında o hizmetinde o insanlara yaklaşımındaki ibadet anlayışındaki başarıdır bu gelinen nokta. Yoksa makam arabalarından insanlardan enaniyet yüklü tavırlarından dolayı saygı sevgi bekleyenler değil. Bu başarı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve insanların gönlüne dokunan insanların başarısıdır.
Bu insanlar böyle bir muhabbet kurdular da değişim, değişim olmadı. Değişimi Kılıçdaroğlu’na layık görmediler. Belki başka birisi olsaydı başka bir lider olsaydı bu milletin gönlüyle hâliyle hâllenen belki değerlendirme değişim olabilirdi. Ama olmadı. Niye? İşte bu milletin derdiyle, gönlüyle, hâliyle hallenmediğiniz zaman şekil ortada. Millet kazandı, Türkiye kazandı, Türkiye Yüzyılı kazandı.
Bundan sonra bu yapılan icraatlar ve yapılacak olan icraatlar ekonomik içtimai vs. diğerlerinin hayalleri yetmez. Fatih Sultan Mehmet Han’ın sözüdür; ‘bizim icraatımıza siz hayallerinizle yetişemezsiniz.’
