Çarşamba günü Yorumlu Yorum ’da bir müdürden bahsetmiştik devam edeceğiz yalnız yine çarşamba günü Ticaret ve Sanayi Odası bir açıklama yaptı. Hizmet şirketinin müdürü bir açıklama yaptı yöneticisiyle beraber dedi ki; şüpheli bir şey gördük dedi. Ticaret odasının şirketinin ve yapısının mali hareketlerinde şüpheli bir şey gördük yeminliği çağırdık, yeminli raporunu bitirdi. Şimdi müfettiş çağırıyoruz ve bundan sonraki süreçte Ticaret Bakanlığı’ndan gelecek müfettişin vereceği raporla veya soruşturmayla ne olacak? Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunacak.

 Bu arada bu süreç devam ederken Ticaret odasının müfettişi geldiğinde bir duyum tabii bu yüzde 100 doğru diye bir şey yok. Ama Tuncay Şahin'i meclisten tahkikatın bitinceye kadar geçici süreyle üyeliğini düşüreceklermiş. Öyle bir duyum var, öyle bir gelişme var.

 Avukat İbrahim Kırıkçı Düzce Ticaret ve Sanayi odasının yeni avukatı oldu. Hayırlı olsun. Buradan şu sonuçlar çıkıyor. Buradan çıkan sonuç şu; yeni yönetim ehil kişilerle hareket edip ehil olan memlekete millete faydası olacak olan ve Ticaret odasını genel amacına uygun vasıfları ile liyakatiyle yöneteceğiz diye bir öngörü veriyor. Bunu bu şekilde yönetmeyenlerden de hesap soracağız diye bir algı var veya bir gelişme var. Biz en azından böyle anladık. Belki de üzerini kapatmak için uğraşanlar da vardır. Ahmet Serdar Erdem Ticaret odasının da bir dahili olduğu yöneticisi olduğu Gümüşova Organize Sanayi Bölgesi müdürü, mühendis bu arkadaş. Rahmetli bir Saadet Partisi İl Başkanının oğlu. Evet olabilir. Saadet Partili veya CHP'li veya MHP'li veya diyelim ki başka bir Partili şu andaki hükümetin iktidarında görev almayacak mı, alır. Ancak bir paylaşım yapmış bu Ahmet Serdar Erdem denilen arkadaş, ben aynen okuyorum. “Recep Tayyip Erdoğan bu davanın lideridir. Ölene kadar da öylece kalacaktır” demiş, Numan Kurtulmuş. Onu paylaşımda kullanmış. Midemi bulandıran Ahmet Serdar Erdem diyor bunu Gümüşova Organize Sanayi Bölgesi müdürü. Midemi bulandıran ve tiksinti duyduğum çok insan geldi geçti ama hiçbirisi bunun kadar pis kokmadı. Evet ortaya bir ifade bırakmış. Midemi bulandıran tiksinti duyduğum diyor tiksiniyorum. Birçok insan geldi geçti ama bunun kadar hiçbiri pis kokmadı. Şimdi soruyoruz bu Organize Sanayi Bölgesi müdürüne tiksinti duyduğun bu kadar pis kokan dediğin ima da Sayın Numan Kurtulmuş’umu ifade ettin, işaret ettin? Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı mı ifade ettin, işaret ettin? Hangisini işaret ettin bilmiyoruz ama işaret ettiğin ikisi de aynı davanın yolunda devam ediyor. Böyle bir düşünce olabilir mi? Olabilir.

Peki Numan Kurtulmuş'un Genel Başkan Yardımcısı olduğu genel başkan vekili olduğu partinin genel başkanının da Cumhurbaşkanı'nın olduğu Türkiye'nin Düzce’sinde niye bunlarla çalışıyorsun? Çalışma! Kendi rızkını ara niye çalışıyorsun bunlarla? Bunu niye çalıştırmışlar? Yani ben buradan AK Parti İl Başkanı Mustafa Keskin'e sesleniyorum. AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı Ayşe Keşir Hanımefendi'ye sesleniyorum, Fahri Çakır'a sesleniyorum, Faruk Özlü'ye sesleniyorum diyorum ki sizin genel başkan yardımcısından tiksinti duyan bu kadar kokmadı diyen veya genel başkanınız ifade ediyor belki de bilemiyoruz. Orada nasıl çalışıyorsunuz? “O eski tarihli bir paylaşım.”  Tamam, kabul niye kaldırmadın o zaman eski tarihli ise? Hoşgörünün ve müsemmanın bu kadarı da insana pes dedirtir. Sizin genel başkan vekilinizin pis koktu dediği mide mi bulandırdı dedi insanla çalışıyorsunuz. Biz bu kararı veremiyoruz. Kim veriyor? Ticaret Odası Başkanı veriyor.

Bakın ben size enteresan bir şey daha söyleyeyim. Şu an Ticaret Odası Başkanlığı bitti. Tuncay Şahin bitti, tamam. Ticaret odasının da içinde bulunduğu genişlemeden sorumlu bir heyet var. Dr. Faruk Özlü, Düzce valisi ve Tuncay Şahin. Hala görevde… Bu adamın yaptığı Ticaretle bu adamın yaptığı mali hareketlerle ilgili birçok iddialar var. Yeminli, yeminliler bir aydan beri çalışıyor. İnsanlar dağda bayırda, düğünde, bayramda seyranda, cenazede konuşuluyor. Düzce'den birinci OSB'de genişlemeden sorumlu bir başkan olarak devam ediyor. Daha enteresanını söyleyeyim size.

Ticaret Odası Başkanlığı yenilendi. Yeni meclis kuruldu, yeni yönetim yapıldı. Gümüşova Organize Sanayi Bölgesi ve Çilimli Organize Sanayi bölgelerine ne olacak?  Bir atama yapılacak ticaret odasında. Atamalar yazıldı mı yazılar? Yazıldı. İmzalanmadı, onaylanmadı. Bir ay geçti. Niye? Bizim Kadın Kolları genel başkanımız var. Önceki dönem bakanlık yapmış belediye başkanımız var. Kurucu il başkanımızı milletvekili yapmışız. Bunlar mı istemiyor? Bunun böyle olmasını istiyorsun, niye onaylanmıyor?

Düzce'de hakikaten çok enteresan şeyler yaşıyoruz. Bürokraside şöyle bir hile-i şeriye var. İşlerine gelen hesaplarına uyan, mevzuata uyan birçok konuda istediklerini siyasetçilere hiç sormadan bunu yapıyorlar. İşlerine gelen mevzuata uyan bazı işleri de yapmıyorlar. İktidar Partisi'ne gidin. Niye? Biz burada varız. Biz bürokratız. İnanın hasbel kader bir çeyrek asra yakın toplum içinde gerek siyaset gerek gazetecilik gerek muhtarlık gerek bir şeyler yaptık. Ama Düzce bürokrasisinin bu kadar daha köhnemiş halini daha ben görmedim. Bolu vilayetiyken, vilayetin ilçesi iken daha hızlı yürüyordu bir şeyler. Ama şu anda bürokrasi öyle bir karmaşa var ki böyle keşmekeş hale gelmiş ki, yazık. İktidar partisinin genel başkan pozisyonunda bir temsilcisi var. Bakan seviyesinde bakanlık yapmış bir Belediye Başkanı var ama iki tane siyasi iradeden davul bunların önünde tokmak başkasının elinde der ya Organize Sanayi Bölgesi dahil olmak üzere köyler dahil olmak üzere SEDAŞ dahil olmak üzere Ticaret Sanayi Odası dahil olmak üzere Esnaf Odaları dahil olmak üzere sivil toplum kuruluşları Kızılay dahil olmak üzere ve bütün bürokrasi dahil olmak üzere ne kadar başarı var o kadar iktidara iktidar partisine veya siyasi riyaset makamına o kadar övgü var. Ne kadar başarısızlık var hepsi yüklenir. Ama siyasetçi hesabını veren hesap sormaz veya yönlendiremezse çünkü Düzce'de birkaç başlılık var. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Sıkıntı bu yani. Bürokratta kime şirin görüneceğini kime tavır alacağını şaşırmış bu vaziyette. Ne demişti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan; “ilim patronu il başkanıdır” demişti. Patronlar artık gereğini yapsın.

 Şimdi ne olur bu Ahmet Erdem'e bilmem. Böyle böyle yazışmaları çok. Bir de yazmış yine sosyal medyasından demiş ki; yolsuzluk, yoksulluk faiz yalakalık yalan yandaşlık olmaması için değiştir. Zafer inananlarındır, zafer yakındır demiş sosyal medyasından. Bir partiden milletvekili adayı olmuş. Peki organize sanayi bölgesinde çalışırken Ticaret Odası başkanının damadı ile ortaklığından hesabına hiç para geçti mi Ahmet Serdar Erdem?  Hiç iş yaptınız mı Ticaret Odasına? Bu sorunun cevabını önümüzdeki günlerde müfettiş raporlarında ortaya çıkar. Yapmışlar mı? Yapmışlar. Para almışlar mı? Almışlar. Bu iddia mı iddia, ispat, yalansa diyoruz ya Fevzi Çakmak Mahallesi'nde adliye.

Bir bilgi düştü bize. Bir köy muhtarı şu anda ev hapsinde. Köy muhtarı köyde iki aile arasında eşler arasında bir ihtilaf oluyor. Bıçakla bir kavga oluyor. Bıçakla kavgada muhtar da gidiyor işte olayı ayırma noktasında veya sulh edinme noktasında ondan sonra hadise böyle gerçekleştikten sonra kadın kocasından eşinden ayrılıyor. Eş diyor ki şöyle ifade vereceksin böyle ifade vereceksin muhtara. O da vermiyor tabi. Arada bir ihtilaf oluşuyor. Aradan zaman geçiyor bu deprem oluyor ya deprem olduktan sonra bunlar müracaat ediyorlar evimizi yıkıldı diyorlar. O eşinden ayrılan eş bunun da 15 yaşında 16 yaşında bir kızı var. Müracaat ediyorlar. Muhtarda evin fotoğrafını çekmek işte onun için o amaçla oraya gidiyor. Bir iddia, 2 gün önce gözaltına alındı. Muhtar kıza tacizde bulundu diye jandarmalar geliyor ve muhtarı gözaltına alıyorlar. Mahkeme ev hapsi verip bilezik takıyor ayağına. Şimdi soru şu. Kıza soruyorlar bu adam sana sarkıntılık etti mi? Böyle bir iddia var. Niye bağırıp çağırmadınız? Kadının beyanı toplumda öncelikli olduğu için gerçekten samimi gerçekten mağdur olur veya olmaz bilemiyoruz. Fakat burada böyle bir durum var. Muhtarda şu an evde bekliyor, dışarı çıkamıyor.

Bunu anlatmaktaki gayem, bu olayı bir sansasyon değil ama bir zamanlar AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı olan Ayşe Keşir Hanımefendi’de savunduğu bir İstanbul sözleşmesi vardı ya. Sayın Cumhurbaşkanı iptal etti. Ama iptal ettiği sözleşme tamam eyvallah güzel ama sözleşmeden doğan sözleşmeden yasalar vardı Türkiye'de. İstanbul sözleşmesinden mütevellit bir ceza hukukuna giren aile hukukuna giren bir yasalar var ve bu yasalar devam ediyor. Görüntüde yani bu Türk aile yapısını Türk milletinin en hassas en güçlü olan güç olan çekirdek yapıyı bu sözleşmeler farklı farklı sebepleri var ama bu sözleşme de çok büyük bir darbe vurdu. Bir kadının bir beyanı sizin hayatınızı mahvetmeye yetiyor. Gerçekten çocuğa taciz edenler veya buna yeltenenler gereği gerektiği şekilde yapılsın fazlasıyla ama bu öyle bir istismar konusunu oldu ki… Bu arada da Hz. Peygamber Efendimize de bir tane üniversite görevlisi dedi ki; “Peygamber Haşa 8 yaşındaki kadına sulandı” dedi. Ne kadar işlerinde imansızlık ne kadar nefret varsa İslam'a karşı bir düşmanlık varsa bunu ortaya koydular. Evet yanlış. Kimsenin İslamiyet Kur'an ve yaşam, İslami yaşam kimsenin tekelinde değil. Kişi, her fert kendinden sorumludur. Yaptıkları insanın nedir? Kendine bağlar ama içinde nefret olan kendilerini gizleyip de pacroditisinden kirposuna kadar Yakup olup da Yakup gibi görünenler işte bu zamanlarda kedinin asaleti fareyi görüncedir misali ortaya çıkıyor. Bu muhtarın durumu ne olur bilinmez. Ama bu toplumda milli ve manevi değerlerin yaşanması yaşatılması ve çekirdek aileye yeniden geçilmesi noktasında Sayın Cumhurbaşkanı ve Ak Partililerin çok büyük bir görevi var. Bu görevi yapmazlarsa da bu millete bu bugüne kadar yaptıkları hizmetin bir anlamı olmaz.

Programın tamamını aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz:

YouTube: https://www.youtube.com/watch?v=5u6HK8BbaTM