Bugün saat 14.30'da cuma namazından sonra Düzce Belediyesi'nin 50 yıllık su ihtiyacını karşılayacağız, dediği 650 Milyon TL’lik yatırım projesinin startını vermeye gittik Beyköy’e. Devletimizin temsilcileri, il müdürlerimiz, Sayın Vali, Sayın belediye başkanı AK Parti İl Başkanı oradaydı. Şimdi biliyorsunuz Düzce'nin suyu yani o ishale hattına girdikten sonra yüzde 50’den fazlası kayıp oluyor o asbest borularının artık patlak çatlak yani regülatörden basılan suyun yüzde 50'si kayboluyor.

Bu ekonomik bir kayıp ve bunun önüne geçilecek yaklaşık 650 milyon gibi bir rakam yeni regülatörler kurulacak. İki boyuttan oluşuyor bir kısmını Devlet Su İşleri bir kısmını İller Bankası ama işin sonunda bütün faturayı Düzce Belediyesi ödeyecek. Tabii 650 Milyon TL’lik bir proje bu. 3 kaynaktan alınacak bu su. Arkadaşlarımız haberi hazırladılar. Detayına dediler ki; bu Düzce'nin Mega projesidir. Evet şimdi burada bu gayet doğal. Sayın Özlü’nün üç buçuk yıldan beri verdiği emeğin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bu işin başında yazan, çizen, planlayan, düşünen kim varsa siyasi bürokratik ve teknik noktada kimin emeği varsa bu yazılırken, bu çizilirken bununla uğraşırken çay getirenden dahi Allah razı olsun. Bu hizmettir, güzel bir hizmet. 30 yıllık en az su ihtiyacımız karşılanacak. İnşallah bir doğal afet sel gelmezse, biz daha sağlıklı daha verimli yani musluktan suyu içebileceğimiz bir standarda kavuşacağız. Şu anda içebiliyor muyuz? İçen içer ama içilecek halde de değil.

Orada Faruk Bey bir şey dedi. “Biz, Beyköy Belediyesi ile beraber bir protokol imzaladık bu protokolde bu hattan Beyköy Belediyesi ve Beyköy'deki yaşayanlar su alabilecek” dedi. Şimdi çok da güzel bir hizmet gibi görünmekle beraber bu işte bir hizmet var yani amaç hizmet. Şöyle ki hani büyükler derler ya kavgadan sonra dövüş, rüzgârdan sonra yağış derler. Burada şu var şimdi biliyorsunuz Beyköy'ün belde olmasının bertaraf edilmesi noktasında bir çalışma var. Osman başkan toplantılarda veya dostlarının arasında; “ben eyalet Belediye Başkanıyım” der. bu Düzce'nin ümidi diye bizim de böyle zaman zaman yanılma deneme payı ile beraber ortaya koyduğumuz değerlerin içinde Ümit Yılmaz Beyköy için ne dedi? İlçe olsun dedi. Hakikaten ilçe olabilecek boyutta ve kapasitede ama bu imza ile İnşallah Beyköy Belediyesi Düzce Belediyesi'nin bir mahallesi olacak. Osman Başkan da orada bir mahallede belki muhtar olabilir ama hizmetlerin daha iyi gelmesi noktasında bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Beyköy’e su verdiğimiz zaman Beyköy'ü bu kapsamına aldığımız zaman belediyenin bu tür bir tesisinin oraya kurulduğu zaman otomatik olarak belediye mücavir alanlarının içine giriyor. Belki 2024 seçiminde Beyköy Beldesi değil de Beyköy’ün hangi mahallesinde Osman başkan belki muhtar olur. İnşallah daha güzel hizmet eder. Daha güzel hizmetler olur. Ben burada bunu gördüm.

Şimdi orada misafirler geldi, konuşmalar yapıldı. Ondan sonra da ikrama geçildi. İkram güzeldi. Konuralp pilavı, ayran ve tulumba tatlısı… Görüntü güzel ama nasıl koordine edilmiş, nasıl eğlenmişse, etli pilav diye ikram ettiler millet etli pilavı mercekle aradı. Et yok pilavın içinde! Bu nasıl bir iş? Yani bakın bunu niye söylüyorum? Bunu nasıl koordine ettiniz kendi yediklerinizi, yedikleriniz gibi mi koydunuz? Kendiniz etli, ballı, kaymaklı yedinizde mi koydunuz oraya? Nasıl oldu bu iş? Çok enteresan. Bunun latife olarak alalım ama bakınız burada durum şu 650 Milyon TL’lik  proje Sayın Vali olmak üzere bütün devlet erkanı orada bir ikram yapılacak ikramda böyle ince ince kıygın bir şekilde et koymamışlar içine et! O zaman eti pilava neden esirgediniz? Oraya vermediğiniz fedakarlığı veya koymadığınız eti nerede yiyecektiniz? Hani derler ya büyükler; “Et giren yere dert girmez” burada bu pilavın içine et girmemiş ve oradaki Beltaş pardon, Beltur’un Genel Müdürü’ne dedim. Ya altında kalmış ya üstünde kalmış. Yazık… Burada yani bu millet oraya etli pilav yemeye gelmedi. Onun için gelmedi. Ama ikram ediyorsan da asalete uygun olsun. İşte 650 Milyon TL’lik projelere imza atıp da mahiyetteki insanların bu kadar vizyona sahip olmama noktasındaki hassasiyeti anlatmak için söyledim. Her kim bu işle ilgilenmişse Faruk Özlü’yü ve bu projeyi baltalamıştır ve buna benzer şeyleri.

 Hani pilavda et yok diye bu kadar konuşulur mu? Konuşulur. Koyma o zaman, etli pilav da deme. Dediğin zaman da bunu koy. İnsanlar bunu yediği zaman görür. Yani siz temsil edilen riyaset makamına hizmeti ve onun yücelmesi noktasında yapılan işin mahiyetinin anlatılması noktasında bir samimiyet göstermiyorsanız Düzce'de İşte bu ehil insanlar yok. Ehil insanları da siz bulacaksınız.

 Ehil insan değilmiş demek ki. Kim bu iş organize ettiyse Beltur’un Genel Müdürü’nden diğerlerine kadar hiç önemli değil.

Dipnotumuzda bu olsun. Et giren yere dert girmezmiş ama burada böyle bir dert öyle bir dert var ki mesele et derdi değil. Mesele şu girdiğimiz konjektörün içinde temsil edilen riyaset makamını daha nitelikte daha şahsiyetli daha asaletli en güzel nasıl temsil ederiz derdiyle dertlenmeyenin yediği içtiği, bence haram.

 Şimdi hava kirliliğinden bahsettik size geçtiğimiz günlerde. Bakınız önümüzdeki günlerde, önümüzdeki haftaya bekleyin. Düzce'de somut ve net ruhsatı olmayan kimyasal maddeleri ayrıştırma ve yakma noktasında hiçbir yeterliliği olmayan bir havayı kirleten, denizi kirleten, dereyi kirleten doğayı kirleten, bir yerden bahsedeceğiz, bir konudan bahsedeceğiz. İnşallah Çevre İl Müdürlüğü de burada bu işleri şundan dolayı böyle, bundan dolayı deyip de sulandırmadan dinler.