Geçtiğimiz günlerde Kardeniz İnşaat diye bir şirketten bahsetmiştik. Depremin yaşandığı Düzce’de, depremi yaşayan, Elbistan’da deprem bölgesine giden birisi olarak; o duygular içinde içerisinde bir haber yapmıştık. O haberin arkasındayız. Ama bir gelişme oldu. Kolonda olan çatlağın o binanın yıkılmasına etkili olmayacağı şekilde bir yapı denetim firmasının raporları oldu. Yanı o oldu bu oldu ama orada bir çatlak var. O ayrı bir şey. Hatta biz “Ev almayın tabut alırsınız” demiştik. Netice itibariyle şuanda yapılan incelemede bir çatlağın olduğu, bu çatlağın dıştan olduğu, buradaki kolonun mukavemetin etkileyecek bir şekilde olmadığını, yönünde bir rapor vardı. Mahkemeyle tespit yapıldı. Bilir kişi de verildi. Oradan sonuç gelecek.  Sonuçlar geldiğinde de bunu net şekilde paylaşacağız.

Kardeniz İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Kardeniz, bizden bu gelişmelerle ilgili açıklama yapmamızı istediği bir yazı var. Bunu yasal olarak, vicdanı olarak, insanı olarak okuyorum:

Son dönemde yerel basına verilen firmamıza ait yapımı süren inşaatta 23.11.2022 tarihinde Gölyaka merkezli olan depremde hastalandığı yönünde haber yapılmıştır. Söz konusu inşaatın şuan deprem sonrası yapı denetim ve proje muhalifinin yapılan incelemelerinde bir kolonda “kabuk atması” denilen pas payında kabuk atması olduğu tespit edilmiştir. Bahsi geçen konu taşıyıcı sistemlerinde bir sorun olmadığı, yapı denetim firması Düzce Belediyesi İmar Şehircilik Birimi ve Çevre Şehircilik Bakanlığı İl Müdürleri ekiplerince birlikte yapılan denetimle incelenmiş ve raporlanmıştır.  Bundan hariç belediyede Düzce İnşaat Mühendisleri Odası2ndan da inceleme talep edilmiş olup, yapılan denetimde binaya ait kolonda hasra olmadığı teknik raporlarla ortaya konmuştur. Belediye ve Çevre Şehircilik Müdürlüğünce ek yapılması gereken önlemler varsa firmamız yapmakla mükelleftir.  Firmamız yıllarca Düzce ilinde inşaat sektöründe yasal mevzuata uydun yapılar yapmaktadır. Toplumun ve kişinin huzur ve güveni bizim için onur olup, kamuoyunda iş bu bilgilendirme metnini duyururuz. Saygılarımızla.

Bir çatlak vardı. Yapılan incelemede bunun binanın ve projenin hayati mukavemetlerini etkilemeyecek boyutta olduğu konusunda bir rapor var. Bu kişi bire bir görüşmelerimizde de bu binadaki kolonun sağlamlaştırılması noktasında  ne gerekirse yapılacağını ve kendisinin bu konuda teknik ekibe inanma, güvenme ve bürokrasideki yapıya inandığından böyle bir mağduriyetinin olduğunu bize defalarca izah etti. Bizde kamu vicdanı adına insanın yapmış olduğu bu hali ortaya koyma gibi bir mükellef içine girdik. Yapı denetim firması tutmuş olduğu raporu Çevre İl Müdürlüğü’ne müracaat ettikten sonra tutsaymış herhangi bir sorun olmayacaktı. Yani orada bürokrasiyi eksik yapmışlar. Bundan dolayı hadise buraya gelmiş Bu konuyla ilgili üniversiteden çatlağın binayı etkileyecek olmadığı noktasında  bir rapor gelmesi bekleniyor.

Efendim inşaat önemli tabi ama inşaat yaparken biz böyle lüks kısmına kaçıyoruz. Oturulabilir kısmına bakıyoruz. Ama hiçbir zaman mukavemetine bakmıyoruz. Düzce’de Düzce Belediyesi bir çalışma başlattı. Çalışma da riskli binaların tamamen kentsel dönüşüm konusunda değerlendirilmesi. İnşallah yaşanılabilir bir Düzce için hep beraber mücadele verelim.

Akçakoca Belediyesi bu günlerde bir soruşturma içinde. Soruşturmada şu: geçtiğimiz günlerde intihar ettiği iddiasıyla kamuoyu haberlerine düşen bizim de haber yaptığımız hatta bu konuyla ilgili fili saldırıya da uğradığımız bir Serdar Tutkun vardı Ulaştırma Müdürlüğü’nde.

Belediyenin biletleri firmalara marketlere manavlara, dağıtım noktalarına tahsil ediliyor. Yaklaşık bilinen 2-3 milyon civarında bir paranın soruşturması yapılıyor. Mal müdürlüğünde savcılık soruşturma yapıyor. İki yıldan beri devam eden bir süreç bu…

Şimdi belediye bilet bastırıyor. Şu kadar bilet bastım demesi lazım. Bileti marketlere veya dağıtım noktalarına veriyor. Tahsilatını vefat eden Serdar Tutkun yapıyor. Onun da parayı bir şekilde vermesi gerekiyor. Fakat para verilmemiş. Yani belediyenin kasasına girmemiş. İki seneden beri devam etmiş. Bu kişi öldükten sonra soruşturma başlamış. Enteresan. Devam edebilir tabi onu biz bilemeyiz. Adama sorarlar şimdi: Vermeyeyim mi? Görmeyeyim mi? Denetlemeyeyim mi?

Yahudilerde bir anlayış var. Bir günah keçisi vardır. Hikayesi de şu: Herkesin bir günahı, eksiği, hatası var. Bir tane keçi bulurlarmış keçinin başına gelip “falancanın günahını şuna yıktım” diyerek keçiye bütün günahları yıkarlarmış. Sonra da keçiyi kesip afiyetle yerlermiş. Günah keçisi dedikleri hikaye bu.

Yani Serdar Tutkun; Allah rahmet eylesin günahlarını affetsin. Bütün bunları yaparken Belediye Başkanı nerede? Başkan Yardımcısı nerede? Ulaştırma Müdürü nerede? Muhasebe müdür nerede? Bu para ufak bir para değil. Akçakoca Belediyesi’nde bu nasıl oldu.

Netice itibariyle bir günah keçisi olur mu olmaz mı bilmem. Vurgunla intihar arasında bir para vurgunu var.  Görünen yapıya göre nasıl haberdar olunmaz?  Biz şimdi ona, buna insanlara soruyoruz. Birilerinin haberi olmadan bunların olması mümkün mü? Bir kişi belediyede, ulaştırmada amir. Bunun müdürü var. Muhasebe birimi var.  Belediyenin başkan yardımcısı var. Belediyenin başkanı var. Bu kadar zincirin içinde hiç kimse iki senedir bu adama hesap sormadı mı? Karışık bir iş. Bu iki milyonluk vurgunun intiharla bağlantısı ne? Bunu da bilmiyoruz.

Bu gördüğünüz ekranlar Düzceli’nin ekranı. Benim değil. Biliyorsunuz elim bir olay yaşadık. Akçakoca’da. Bu intiharı Belediye Başkanı’nın makam şoförünün silahıyla olduğunu yazdığımız için. İşin özü bu haberden dolayı darbe aldık. Haklı-haksız ben bir şey demiyorum. Özellikle şunu söylemek istiyorum. Bizi yüzlerce insan aradı, sosyal medyasında paylaştı.  Diyorum ya bu ekranlar bir meseleyi kişileştirme aracı olmasın. Bu meseleyle ilgili fazla konuşmayacağım.

Düzce Milletvekili Sayın Fahri Çakır; Düzcespor Başkanı, Sayın Gökhan Kapoğlu, Düzcespor Başkanvekili Zekariya Korkmaz, Akçakoca eski Belediye Başkanı Erol Solak, Cumayeri Belediye Başkanı Sayın Mustafa Koloğlu, Yığılca Belediye Başkanı Sayın Rasim Çam, Küresel Gazeteciler Konseyi Düzce İl Temsilcisi, Burası Düzce Gazetesi’nin imtiyaz sahibi  Sayın Fatih Maradit, Akçakoca Eski Belediye Başkanı Fikret Albayrak, Düzce’nin evladı Abdülkadir Kava, Akçakoca Şoförler Odası Başkanı Sayın Mehmet Alev ve ismini sayamadığım bir çok dost bize yapılan bu saldırıyı en üt seviyede kınadılar. Ama bundan mutlu olanlar da var mı? Vardır. Bizi arayanlara şöyle baktık. Keyiften aramış olabilir. Dertten aramış olabilir. Kim hangi şekilde aradıysa sosyal medyasında paylaştıysa herkese teşekkür ediyorum. Allah razı olsun.

Keyiflenenler alani şekilde olanlar var. Bu işi ballandıranlar var. Ağzımızda sakız olarak çiğniyoruz bazı şeyleri ama işin sonunda şöyle bir şey var. Gece kulüplerinde doğmuş, büyümüş. Gece kulüplerinin ruhuyla yaşamış kişilerin bizlerle ilgili söylediğine, paylaştığına, ettiğine, eylediğine “biz edebi edepsizden öğrendik” deriz.  Herkes işine baksın deriz. Ama işin özünde şu var basın darp edilirse, basıl susturulursa, basın baskı altına alınırsa mübarek günde “haksızlıkların karşısında susan dilsiz şeytandır” derler ya dilsiz şeytan olmayacağız.  Şimdi orada yaşadığımız olayda Doğukan Özer diye belediye çalışanı gibi görünen bir arkadaş vardı. Akçakoca Kahvecisi’nde. Bu binada ruhsat yok ve bu binanın yıkım kararı çıkmış. Neden yıkmadılar? Bilmiyoruz.

O gün o adamın bize “buraya neden geldin? Buraya gelme” diye bağırmasının sebebini de öğrendik.

Akçakoca’da Esentepe ve Çınar Caddesi’nde bulunan kahvecilerde bir şeyler yiyip içtikten sonra fiş alıyor musunuz? Veriliyor mu? Geçen ben oralarda çay içtim. Fiş istedikten sonra verdi. İsterseniz veriyor.

Burada da aynı şey var. Bu işletmeyi o kişiye devretmiş gibi bir pozisyonu var. Hep zarar ediyormuş gibi gözüküyor. Bunun kirası nasıl ödeniyor? Çınar Caddesi’ndeki Akçakoca Kahvecisi’nin kirası nasıl ödeniyor? Soru bu. Doğukan Özer orada sponsor gibi gözüküyor. Buranın kazancı nasıl oluyor.  Belediye Başka Yardımcısı aynı zamanda Abitaş’ın genel müdürü Hakan Öztaş’a elden veriliyor diye idealar var.  Ama binanın ruhsatı yok. Yıkım kararı da var. Adamın bize niye kızdığı, bağırdığı belli. Biz buradayız. İşimizi, nefsimizi, hırsımızı, bütün duygumuzu kamuoyunda yapılan bu değerlendirme ile ayaklarımızın altına aldık. Kamuoyuna saygı ve hürmetle kanun ve nizam çerçevesinde çiğneyeceğiz, çiğneneceğiz ama hakkı tutup kaldıracağız. Ama tabi hiçbir zaman kanun ve yasanın dışına çıkmadan.

Benim hayatımda çok girdaplarım oldu. Bilen bilir. Hatalar, eksikler yaptım. İnsanı mutlu etmeyecek şeylerde mutluluk arayan olaylar yaşadım. Ama hep kendi hesabımı kendim çözdüm. Ben devletin kanunlarına çok saygılı yaşamadım. Ama mutluluğun formülünü şöyle buldum: Allah’ın ve devletin kanunlarına aykırı olma, mutlu ol. Biz zaman zaman suç, zaman zaman da günah işledik. Netice itibariyle kendi hesabımızı kendimiz yaptık. Kavgası, gürültüsü, cezası, belası… Çözüm bulamadık. Hayatımda ilk defa ben devletin yasasına, kanununa ve Allah’a kendimi teslim ettim. Bundan sonrasını Allah’ın kaderi bilir. Allah inşallah hayırlara vesile eder. Gerisi hakimlerin savcıların emniyetin vereceği karardır. Bu meselede bizim için burada bitti. Hoş çakalın. Dostça kalın.

PROGRAMIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ...