Toplumsal problemlerimizi, suni ve yapay olay sosyal medya algıları kadar sahipleniyor oluşumuzu hayretle izliyoruz son günlerde değil hem de son yıllarda!

Şaka olsa hiç komik gelmeyecek bir sürü şey, ciddileşince komikleşmeye başlıyor. Mesela başıboş sokak hayvanları, toplum için bir tehlike midir? Yoksa toplum, onlar için bir tehdit midir?

Evet bu soruya sosyal medyanın sınırlı sayıda karakter dayatması yüzünden sloganlaşan fikirlerin, evriminden habersiz birinin sağlıklı ve isabetli cevabı vermesi beklenemez. Ben de beklemiyorum zaten.

Olaylara farklı açılardan bakma yetimizi bizden, tereyağından kıl çeker gibi alıp götüren popülizm ve pozitivist yaklaşım zırvalarının bizi getirdiği nokta: yukarıda sorduğum soruların cevabına ilişkin günlerce süren sonuçsuz tartışma mesailerinden başka bir yer değil.

Nüfusu neredeyse 100 milyona yaklaşan Türkiye’nin minyatürü olan Düzce’de de tartışmalar, fikir çatışmaları aşağı yukarı bu düzeyde…

“Evet, başıboş sokak hayvanları mı bizim için sorun, biz mi onlar için sorunluyuz?” bu tartışmada ortaya atacağımız fikirler ve durduğumuz noktayı her konuda olduğu gibi bu konuda da biz değil, farkına bile varmadan zihin dünyamızı istila eden popüler kültür, yani sosyal medya ve algılar belirliyor.

Tarihi 1 asrı aşan Düzce Lisesi’nin, algılar ve popülist yaklaşımdan arınmış bir grup eski mezunlarının talepleri doğrultusunda Düzce Valisi Selçuk Aslan’ın Millî Eğitim Bakanlığı ile yaptığı görüşmeler neticesinde okulun 15 Temmuz Şehitleri Lisesi olan adı Düzce Lisesi olarak değiştirildi.

Sonra bir grup sosyal medya provokatörleri tarafından hadiseler ustalıkla öyle bir noktaya taşındı ki, sanki Düzce Valisi durup dururken kendi başına bir karar alıp okulun adını değiştirmiş ve hedef 15 Temmuz Şehitleriymiş…

Bu algılar ve provokasyonların beslendiği ve ilham aldığı kaynak, “bir çocuğu bir şeye ikna etmek eline bir çikolata ya da bir şeker tutuşturarak mümkündür” stratejisidir.

Hadisenin nasılını niçinini bilenler elbette bu tezgâha düşmedi ama bu tezgâh, bir eksikliğimizi bir kez daha fark edip anlamamıza yardımcı oldu.

Kendimize ait fikirlerimiz ve duruşlarımızla doğruyu yanlıştan ayırt etmezsek, bir çikolataya kanan yetişkin çocuklara döneriz.

Aslan Vali’nin samimiyetinden şüphesi olan, geldiği gün yaptığı konuşmaya bakabilir. Düzce bürokrasisinin ve altında çalışan personellerin evlerinde mışıl mışıl uyuduğu saatlerde bile, basına yansımayan ziyaret ve yürüttüğü çalışmalara bakabilir.

Hala ikna olmayan varsa, geleli birkaç ay olmasına rağmen Düzce’deki şehit ailelerine gidip Vali Selçuk Aslan’ı sorabilir.

Belki de bu sayede, asırlık Düzceliler, 3 aylık Vali sayesinde şehrindeki şehit ailelerini tanıma fırsatı bulabilir.

Sokak hayvanları sorun mudur?

Ben bilmem.

Düzce Lisesi’nin adı ne olmalı?

Onu da bilmem…

Ama şunu biliyorum: “Bazı çocuklar çikolata sevmez…” vesselam…