Gündemimiz çok yoğun. Tüm Türkiye deprem felaketi, asrın felaketiyle yaşarken birçok konuya temas edemedik, yine de edemiyoruz. Önceki hafta bir gündemden bahsetmiştik. Gündem Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinden olan bir müteahhit firma. Bu Ruhi Kurnaz Caddesi’nde bir inşaatta bir kolon kırığı veya bir kolan çatlağıyla ilgili bir haber yapmıştık. Bugün arkadaşlarımız dosyayı hazırladılar. Öncü’de, bu haberin iddia makamı merkezindeki Eski Milletvekili İbrahim Korkmaz’ın çok önemli açıklamaları var.

Biz bu haberi yaptıktan sonra devletin ilgili kurumları, tahmin ediyorum Sayın Vali’nin de talimatıyla harekete geçti. Yapı denetim firmasıyla birlikte belediye yetkilileri, Çevre İl Müdürlüğü yetkilileri gittiler incelediler. İncelerken de betonu açtılar ve baktılar ki tertemiz bir rapor. Hiçbir şey yok, sağlam. Doğru mu? Doğru. Biz yalan mı konuştuk? Yani İbrahim Korkmaz eski milletvekili olarak ve biz onun lafına uyduk da olmayan bir şey mi söyledik? Yok. İşin can alıcı noktası da burası zaten. Şimdi ben doktora gidiyorum. Sağ omzumda bir rahatsızlık var. ‘Tamam bir röntgen çekelim” diyor. Röntgeni çekiyor ve diyor ki, “senin omuzunda hiçbir şey yok.” Ya nasıl olur hocam? Hani bir Kemal Sunal filmi vardı ya Korkusuz Korkak diye 3 gün sonra öleceksin dediklerinde adam koy vermişti. Sağlam raporu başkasına çürük raporu kendisine verilmişti. Meğerse röntgen mütehassısı benim sol omuzumu çekmiş. Sol omuzumda hiçbir şey yok sağlam. Sağ omuzum da arızalı. Bizim iddia ettiğimiz yerle bu ispat edilen, tespit edilen, açılan yer arasında 80 santimlik bir yer var. Yani özrü kabahatinden büyük dedirten bir olay yaşadık. Ne yaşadık? Çatlağın olduğu, sıva çatlağı mı, dış çatlak mı neyse bir çatlak var ama. Hatta 2 tane var çatlak. Fotoğraflarda belli. Buraya giden yapı denetim firması bu çatlağın olduğu yerden değil de 70-80 santim aşağı yukarı alttan burayı açıyor. Açtığı yer sağlam mı? Sağlam. Rapor doğru mu? Doğru. O zaman Öncü yalan söylüyor. Buraya çıkıyor bu iş. Değil aslında. Yani çatlak, patlak olarak iddia edilen yeri açmıyorlar bir altını açıyorlar. Ondan sonra da tezviratlar başlıyor. “Mahkemeye vereceğiz sizi, savcılığa vereceğiz, onu yapacağız bunu yapacağız.” Allah Allah ne yaptık biz? Herkesin işi var. Yumurta mı tavuktan? Tavuk mu yumurtadan? Biz onu bilemeyiz ki. Burada bir çatlak var ama çatlağın olduğu yer açılmıyor, sağlamın olduğu yer açılıyor. Bu nasıl bir şey?

Düzce Belediyesi İmar Bölümüne,  Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne bu konuyla alakalı itiraz dilekçeleri verildi. İşin enteresanı ne biliyor musunuz? Bu firmanın artık hangisiyse yapı denetim firması mı, inşaat firması mı neyse bizim buradan bir basın kuruluşunu arıyor, “Öncü böyle bir haber yaptı, yalan yaptı. Doğrusu bu. Buyurun bu raporları yayınlayın.” Arkadaşlarımız iletişim kurmasa veya nasıl olduğunu öğrenmese biz yalancı olacağız. Inneke hamidun Mecit. Herkes Mecit’ler le birlikte işini getirecek. Böyle bir şey olabilir mi? Bu konuda, bu basın kuruluşunun sahibi Sayın İslam Keleş’i de tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum hassasiyetinden dolayı. Oksijen TV’nin de 5’nci kuruluş yıldönümü bunu da tebrik ediyorum. Hakikaten cemiyette olan birliğin bir neticesini gördük. Yanlış hesaptan doğru hesap çıkmaz hesabı bizim oradaki hassasiyetimiz ortaya çıktı. Şimdi ne olacak? Çevre İl Müdürlüğü bu konuyla ilgili öğrendiğim kadarıyla, Nurhan hanım hassas bir şekilde olayın üstüne gidiyor. En hassas şekilde, en ince şekilde, en çözümsel şekilde Düzce Adliyesi hakimlerimiz, savcılarımız ve adli olarak, idari olarak bu işin peşinde. Çünkü şöyle bir hakikat var; Bu ve buna benzer olaylarda, konularda, gelişmelerde sebep ne olursa olsun, hangi sebeple olursa olsun hatır, gönül, menfaat, hesap, kitap bunlar ortaya girdiği zaman insanların bir vicdanı var, insanların bir sorumluluğu var. Hepimizin bir vicdanı ve sorumluluğu var. Buna hiçbir şekilde göz yumulamaz.

Ben şimdi buradan şu sonucu çıkarıyorum: Bu yapı denetim firmaları, Düzce’de birçok binaya baktılar. Ağır hasarlı olan bina, az hasarlıya döndü. Neler oldu neler. Bunları verirken hiç mi insafınız yok? Hiç mi vicdanınız yok? Hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz? Yani şunu mu diyorsunuz, “ hapisse yatarım, cehennemse yanarım” mı diyorsunuz bu kararları verirken. Düzce’nin yeniden bir elden geçmesi lazım. Tevafuk olarak bize bu denk geldi haber yaptık. Haber yapamadığımız, göremediğimiz birçok yer varsa ne olacak? Malatya’da bir deprem daha oldu. 29 tane bina daha yıkıldı. Düzce tam fay hattının üzerinde. Ecdat, bizden önceki Bizans, Lidyalılar dahil olmak üzere ovaları değil de dağların kenarına veya dağları eteklerine kurmuşlar. Büyükler “dağlar çivi gibidir, sütun gibidir” der. Biz ne yapmışız? Ovanın içine inmişiz. Burada ne hatırın, ne samimiyetin, ne hukukun, ne maddi, ne manevi hiçbir hatırın yeri yok, hiçbir geçerliliği yok. Bu can kaybı kardeşim. Bu can. Bu insanlar sizin verdiğiniz raporla, sizin verdiğiniz, sizin verdiğiniz bilgilerle, sizin verdiğiniz verilerle bu binalarda oturuyor. Buradaki işin enteresanı ne biliyor musunuz? Bu konu o fırının sahibi de İbrahim, İbrahim Korkmaz beyde beraber oturulmuş, konuşulmuş ya. Denmiş ki “böyle bir yanlış var. Bunu düzelt.” Çok küçük bir müdahale ile çözülebilecek bir olaydı. Ne olmuş işin sonunda? Olmamış, yapılmamış. Mühendisler bakmış. Baktığı belli işte mühendislerin. Mühendisler iyi bakmış, çok güzel bakmış. Çatlağın olduğu yerle açılan yer 70-80 santim farklı. Çok iyi bakmışlar. Güzel de sıvamışlar bunu. Maalesef Düzce’de böyle bir sıkıntı var. Devletimiz idari ve adli olarak tüm tedbirleri almalı. Sadece burası baz değil. Bakınız ihtilaflı olan ne kadar bina varsa, ihtilaf teşkil edilen ağır hasardan, orta hasar nasıl döner bina? Az hasardan orta hasara veya ağır hasar dönebilir ama ağır hasarlıyı gören ondan sonra orta hasarlıya indiriyor. Düzce yatıp kalkıp hızlı bir şekilde kentsel dönüşüm ve sıkıntılı binaların yıkılmasıyla ilgili, dönüşümüyle ilgili adımlar atmalı.

Yeni binalarda da mesela adam 4 kat yapmış bir katını söküyor. Buda güzel bir şey. Neden? Çokmuş. 5 kata müsaade edilmiş. Ruhi Kurnaz’ın Belediye Başkanlığı döneminde en fazla 3 kat bodrumla birlikte, şimdi ise 5 kat. Allah’a reva mı? Değil. Bu coğrafyanın içinde bir otel yapılacak Düzce’ye.  Otel 7 kat yapılacak. Yapılması için proje yapıldı, sıcak bakıldı ama şu anda ki konektöre bakıldığı zaman etüdünden, hesabına kadar bu 7 katta mevali varsa, inisiyatifi varsa bilmem. İnsanlar korkuyor. Bunun yeniden gözden geçirilmesi lazım. Bunun gibi birçok bina var. Sen çok mu biliyorsun derseniz ben bilmem. Mühendisler bilir. Mühendislerin bildiğini, yaptığını görüyoruz işte. İstisnalar kaideyi bozmaz ama buradan Sayın Nurhan Kartal’a, Sayın Belediye Başkanı Faruk Özlü’ye çok iş düşüyor. Bu aşamada Çevre İl Müdürlüğü’nün belediye ile olan entegrasyonunda, belediye ile olan iş birliğinde neler yapılabileceğini ve neler yapıldığını görüyoruz ve görmemiz lazım. Düzce’de biz yıkılmadan siz yıkın. Biz ölmeden tedbir alın. Allah muhafaza bir depremde daha, ciddi bir deprem olursa ki olma ihtimalide var. Çünkü deprem fayının tam üzerindeyiz. Bu şartlara göre binaların inşa edilmesi, mukavemetlerin buna göre yapılması, inşaatların buna göre yapılması lazım. Yapılmayanları siz yıkmazsanız, deprem yıkarsa bizde içinde can veririz arkadaş. Bu kadar basit bu iş. Herkes burada şapkayı çıkarıp iyi düşünmeli.

Omuz dedik ya hani, geçtiğimiz hafta bir haber girildi yerel basında, “Akçakoca Belediye Başkanı Okan Yanmaz hastaneye kaldırıldı” şeklinde. Niye kaldırıldı diye baktık. Omuzunda bir rahatsızlık var. Duyuyorduk zaten bu omuzu tedavi etmek için uğraşan belediye personeli kalmadı. Ne olmuş bu omuza diye baktık. Akçakoca’da içkili bir restoranda Okan Yanmaz arkadaşlarıyla beraber demlenirken biraz fazla kaçıyor herhalde ayar, ayar kaçınca da birisi buna belediyeyle ilgili olan konularda ve ailesi ile ilgili biraz ileri geri konuşuyor. Tabi şişede durduğu gibi durmuyor ki bu. Bir kavga, bir dövüş derken Okan Yanmaz orada kolu sakatlamış. Kol kaç aydan beri ufalandı ama olmadı en son ameliyatla oldu. Allah şifa versin de işte o meyhanelerde ayarı fazla kaçırıp da şaşırırsan adamın hali bu oluyor. Bunların bedelini hep beraber ödedik, siz ödemeyin. Adam dövme işini bırak Okan Yanmaz’da işçinin parasını ver memlekete faydalı ol. Meyhanelerde de fazla durma. İçkinin dozu kaçınca, alkolün dozu kaçınca sen şaşırıyorsun bazen. Allah şaşırtmasın.

PROGRAMIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ...