Herkeste bir seçim telaşı. Gittiğimiz yerde ‘ne olur, sonuç ne görüyorsun, ne umuyorsun?” sohbetler bu aşamada. Düzce’yi bir analiz edelim. Milletvekili adayı olan ve milletvekili olacakları neler bekliyor? Ona bir bakalım istedik. Düzce’de milletvekili olmak çok şerefli -taşra, Anadolu bölgesinde-. Ekonomik olarak da içtimai olarak da hayatınızın kurtulması anlamına geliyor.

Parlamentoya 3 tane milletvekili seçtik, gönderdik. Düzce’nin çok ciddi meseleleri var. Düzce Ovası, bereketli topraklar var burada. Ama işin enteresanı; Türkiye’nin bir zamanlar tütün, sebze ve topraktan çıkan şeker pancarı gibi birçok değerinin üretildiği bir Düzce’nin verimli ovalarından bahsediyoruz. Türkiye’de 41 tane il tarımsal kalkınma arasına girdi ama Düzce giremedi. Tarımsal kalkınmada müthiş teşvikler var. Örneğin Türkiye’de 23-24 civarında şehir hastaneleri var. Bir tane de Düzce’ye yapılabilirdi. Düzce’nin Bolu, Zonguldak, Sakarya’nın büyük bir bölümüne hitap edebilecek bir şehir hastanesi Düzce’ye Sayın Cumhurbaşkanı’mıza Milletvekillerimiz yakın olanlar veya diyalog kuranlar, izah edebilecekler olsaydı izah edilerek bir şehir hastanesi Düzce’ye kazandırılabilirdi.

Düzce Valisi Sayın Cevdet Atay, gönüller valisi. Garip guraba, fakir fukara dediğiniz zaman gönlünün titrediği, gözlerinin yaşardığı kadar hassas olan bir valimiz. Risk aldı. Ticari otoritelere ve devlet bürokrasisine karşı risk aldı. Her gün 150 tane konteyner üretiliyor. Ve 150 tane her gün 70 tane treyler buradan çıkıp deprem bölgesine gidiyor. Günlük 150 tane konteynerin totaldeki maliyeti aşağı yukarı 13 milyonluk bir ticaret hacmi. 1 aya vurduğunuz zaman ayda 50 milyonun üzerinde Düzce ekonomisine bir girdi sağlıyor. Düzce’nin Milletvekillerinin önünde bekleyen bir kırsal kalkınma teşvik alanına alınma işimiz var en büyük imtihan bu. İkincisi; Düzce’nin çehresini değiştirecek, kaderini değiştirecek bir şehir hastanesi veya buna benzer bir yatırım. Maalesef Türkiye çağ atlarken, teknolojide, ilimde, bilimde, hizmet sektöründe yollarıyla, köprüleriyle yatırımları çağ atlarken Düzce’nin vekilleri, Düzce’deki siyasi irade bu kadar nimetin içinde bu Düzce’yi yeteri kadar nimetlendiremediler. İşin aslı bu. Tarihinde 3 tane lider var bana göre; birincisi, Gazi Mustafa Kemal, ruhu şad olsun. İkincisi, Turgut Özal. Birisi devleti kurdu birisi devletin kurulan düzenini dünya standartlarına gelecek şekilde temelini attı. Üçüncüsü, Recep Tayyip Erdoğan. O da dünyayla entegre etti. Ama bu liderlerin bu entegrasyonunda yine Düzce gereken yatırımı alamadı. Etrafımızdaki şehirlere gittiğiniz zaman yoluyla iziyle yatırımıyla baktığınız zaman her taraf imar oldu. Düzce’de bir çevre yolunu çözemedik. Milletvekillerinin imtihanı.

Tarımsal alanlara OSB yapacağız dedik mevcut alanlarda sıkıntı var, genişleme işimiz var. Ama mevcut OSB’leri doldurmadan bunun hedeflerine geldik. OSB’lerin ve sanayi yatırımlarının yüzde 40 etkilediği bir hava kirliliği var. Düzce kuytu bir yer. Buradaki sanayi ve yapı burayı yüzde 30-40 oranında etkiliyor hava kirlenmesini. ‘Ama biz bu alandaki tarımsal alanları hâlâ OSB’yle beraber genişletelim.’ Mevcut dolmadı ki! Gümüşova dolmadı ki, Çilimli bitmedi ki alan büyüteceğiz. İşte milletvekillerini bekleyen konulardan bir tanesi.

Bir tanesi de çevre yolu. Çok kolay. Ama gönül derdiyle, kendisi için değil de Düzce için dertlenen vekiller İnşallah bu sefer seçilir bu sefer milletvekilleri o moda geçerse bir çevre yolu, trafik keşmekeş Düzce’nin içinde. Caddeler aynı, ilçeyken de aynı. Rasim Betir Mehmet Keleş açmıştı. Dursun Ay’da Darıcı köyünden terminale doğru bir yer açtı kısmen. Çoban’dan sabah 3 ışıkla geçemiyorsun. Bir çevre yolu bu kadar önemli. Bir de milletvekillerine bir hedef koyalım. Biz koyalım. Biz koymuyoruz vatandaş koyuyor ben vatandaştan aldığımı koyuyorum ben iyi bir garsonum. Ben o kadar vizyon misyon sahibi bir adam değilim. Düşünen bir adam değilim memleketi yönetmeye de talip değilim ama Eskişehir buradan 4 saat. Düzce’den Eskişehir arasında buradan 1.5 saate indirebilecek bir havzamız var, bir yolumuz var. Bunu hedef koymalı Düzceli.

Düzce’nin bir özelliği daha var Turizm. 40 derece sıcakta Akçakoca’da sahilde otururken 40 dakikada Karduz Yaylası’na, Odayeri Yaylası’na, Güzeldere Şelalesi’ne 18 dakikada gideceğin Allah bize bu kadar güzel coğrafya vermiş. Ama çocukların ninni dinlediği gibi turizm ninnilerini dinleye dinleye büyüdük. Bize hikâye anlatacak değil icraat yapacak vekil lazım. Kim kazanır diye sorulan soruya ben şu cevabı veriyorum; Kazım Karabekir’in güzel bir sözü var, hava diyor o kadar puslu ki, şeytan bile Müslüman mintanı giymiş, diyor. Düzce’de çok sürpriz sonuçlar çıkabilir.

Dr. Faruk Özlü. Sahaya indi. İnsanları kucaklamaya başladı. Ve Dr. Faruk Özlü devlet aklını devlet aklıyla beraber Düzce’nin dengesine hitap eden bir adım attı dün. Düzce TSO’yu ziyaret etti. Basına verdiği demeçte, ticaret ehli o şehrin eşrafıdır, dedi ve Antep’ten örnek verdi, bunu Öncü RTV’de detaylı olarak okuyabilirsiniz. Ve güzel bir şey söyledi. Deki ki, seçim bitti yine seçim yapılacak yine seçim bitecek. Ama biz bundan sonra TSO’yla beraber birlikte çalışacağız, dedi. İşte devlet aklı bu. İşte feraset bu. Ama TSO’yu aynı zamanda ziyaret etmeyen bir vekilimiz daha var. Ayşe Keşir hanımefendi. Benim anladığım kadarıyla TSO onun ziyaretini bekliyor. Kimse bize bunu bekliyoruz davet et demedi. Faruk Özlü’nün bu gösterdiği ferasetten, bu duyarlılıktan ve ortaya koyduğu devlet aklından dolayı kendisini tebrik ediyorum. İşte devlet aklı budur. Devlet adamlığı budur. Hoş görmektir. Memleketin ve milletin menfaati olduğunda, ‘mesele memleket olduğunda gerisi teferruattır.’ anlayışı bir devlet aklıdır. Bunu da devlet aklı olarak Faruk Özlü’de gördük. Bu da örnek teşkil etmeli bazı konularda. Eleştirilecek yönü yok mu Faruk Özlü’nün? Vardır. Hitabetle bu hakikat ortaya çıktı.

Faruk Özlü’yü bir kere daha buradan tebrik ediyorum. Gösterdiği o asaleti ve feraseti buradan alkışlıyorum. Düzce ne zaman biri olursa diri olursa birbiriyle Düzceli olursa işte o zaman biraz önce sıraladığımız Düzce’yle ilgili sorun biter. Bir, diri olmazsak, birbirimizi anlamazsak, uzlaşmazsak hoş görmezsek bizden sonraki nesiller bu ekranlarda aynı şeyleri söyler. Onlar başka şeyler söylesin. Tarihi, mücadele verip kazananlar yazar ya, zaferleri. İşte onlar bizim zaferlerimizi yazsın. İnşallah bu seçim buna vesile olsun.

PROGRAMIN TAMAMINI BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ...