“Efendim, büyüklerden bir tanesi diyor ki, içimizdeki huzursuzluğun ve mutsuzluğun iki sebebi var: ‘Gurur ve kibir.’ Sizi bilmem ama benim büyüğüm öyle diyor.

Büyüklerden girmişken konuya Esençam köyünde Abdal Hazretleri var. Bilinen rivayete göre Selçuklu'nun yıkılış döneminde Osmanlı'nın kuruluş dönem Moğolların Anadolu'yu istila ettiği dönemde kırk tane talebesiyle beraber şehadet mertebesine erişmiş bir zat.

“Ananı, atanı say, bereket, büyüklerle beraberdir.”

Şimdi Şeyh Edebali der ki, “ananı, atanı say, bereket, büyüklerle beraberdir.” Şimdi burada baktığımızda, Düzce'deki Huzursuzluğun, mutsuzluğun, kalkınmamışlığın neyse hepsini ekleyin üzerine… Sebebi belki Abdal Hazretlerinin manevi makamına, orada şehadete ulaşan ecdadın sızlayan kemiklerine muhabbet kuramamış olmamız olabilir.

Düzce'deki mutsuzluğun, huzursuzluğun kaynağı aslında bu! Bu mu acaba? Diye sormak lazım...

Kendi kendimize sormak lazım! Çünkü bereket büyüklerle beraberdir diyor ya Şeyh Edebali bir memleketin maddi ve manevi sahipleri vardır. Maddi olarak içtimai olarak büyük işletmeler kurarsınız, ticarethaneler kurarsınız, evler, parklar, hanlar, hamamlar... Ama manevi olarak bunun bir sahibi olmadığı zaman o madde, o maneviyatı bitirir.

Ahmet Çelik kardeşimiz yanında Emirhan kardeşimizle beraber gittiler. Orada bir haber yaptılar, yorum yaptılar, röportaj yaptılar. Orasının imkânları kalmış bir birkaç vatandaşa. O ona eğilmiş, bu buna bükülmüş, o ondan yalvarmış. Kendi imkânlarıyla bir işe yapmışlar.

“Nasıl olacak bu iş?”

 

Sayın Valimiz yeni geldi. Bugüne kadar bu konuyu belki birçok düzeyde bilmeyen vardı. Şimdi bir manevi mimar var. Yedi sekiz asırlık bir geleneğin, bir asaletin devamı ama asaletsiz bir şekilde duruyor. Bu memlekette rahmet olmaz. Bu memlekette muhabbet olmaz. Bu memlekette bir şey olmaz. Biz Konuralp’te Bizans'tan gelen Bitinya Uygarlığının tiyatrosunu ortaya çıkarmak için yıllardan beri çalışıyoruz, ama benim asaletimi, bu toprağın şehidini, bu memleketin sahiplerinin asaletini unutmuşuz. Nasıl olacak bu iş?

İşte siz geçmişinizdeki asaleti unutursanız gelecek asaleti size insanlar kendisi verir. Kendi ecdadınızın, soyunuzun, sopunuzun, asaletinizin Kanınızın ruhunuzun o hakikatini yaşamazsınız, size kahraman gibi gösterilen, büyük gibi gösterilenleri taklit edersiniz. Bugünkü şekil A'da görüldüğü gibi. Esençam İl Özel İdaresi bünyesinde.

Sayın Valimizin burada dikkatini çekmek istiyorum. Bu Şanlıurfa'da Eyüp peygamberin makamının ve kabrinin olduğu yerde dönemin valisi oraya bir dokunmuştu. Ve dokunmasıyla beraber o bölge gerçekten bugünkü şartlarda da çok güzel.

“Yarın torunlarınıza anlatacak bir eseriniz olsun”

 

Şimdi ben Sayın Valimiz Selçuk Aslan Bey'e beyefendiye sesleniyorum. Şimdi her idarecinin, her siyasetçinin, Her makamın, her mevkiin bir sonu var. Kimse bu dünyaya hani mahkeme kadıya mülk değil derler ya...

Dünya sonsuzluğumuz var ama dünyanın da bir sonu var. Şimdi hatıralarında Sayın Valim veya Sayın Belediye Başkanı veya genel sekreter milletvekili oraya da geleceğiz…

Yarın torunlarınıza, yarın makamlarınıza, yarın büyüklerinize, yarın devlet büyüklerimize, bu memleketteki hatıraları anlatacak bir eseriniz olsun. Bu da Abdal Hazretleri'nin manevi kabrinde yatan kırk tane şehit...

Bizim ecdadımızdan, bizim soyumuzdan biz yiyelim, içelim, yürüyelim bu coğrafyada dimdik duralım diye can vermişler.

Millet birbirine bir bardak çay ısmarladığı zaman bir makamında ağırladığı zaman istemediğini bırakmıyor. Değil mi? Tabii! Canlarını vermişler. Bizden sonraki nesil bu diyarda, bu topraklarda, bu coğrafyada aslanlar gibi yaşasınlar, mutlu yaşasınlar diye. Ha biz ne yapmışız? Topraklarını yani bir kabirlerini bile ortaya çıkaramamışız. Damı akıyor. Efendim hiçbir sosyal aktivesi yok. Bu halde bu mu? Bir tane balıkçı Ercan abi diye bir abi orada birkaç tane köylü işte bir dernek kurmuşlar. Bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.

Bunların elinden tutulması lazım! Bir memleketin manevi temelleri olmadan madde temeller çöker ve çöktü. Çöküyor da. Onun için, Ayşe Hanım seçim gezisinde Ayşe Keşir hanımefendiye bu konu iletilmiş. Demişler ki SEDAŞ’tan buraya bir elektrik bağlayalım. Yani bir elektriği olsun buranın. Buraya artık öyle bir hale gelmiş ki burası…

Berduşların, uyuşturucu ve buna benzer temayülde bulunanların akşamsefasının olduğu yer haline gelmiş!

“Şehitlerin makamı sarhoşların mekânı olmuş”

Ey halk! Büyük zatlardan bir tanesi, şehitlerin olduğu makam bugün sarhoşların makamı olmuş. Uyuşturucuyu kullananların makamı!

Bunu kurtarmak için iki üç tane kahraman çıkmış ortaya mücadele veriyor.

Bizim görmediğimiz bir âlem var, bilmediğimiz bir alem var. Belki biz konuştuğumuzda Abdal Hazretleri'ne bu bir şekilde vakıf olacak. Belki de oldu. Belki de sebepler içinden sebep doğdu.

Varlığın metafizik boyutundan bir sebepler oluştu. Burada bunu söylemediler. Ha biz söyledik.

Bizim işimiz söylemek. Bizim gücümüz yok. Bizim elimizde devletin imkânları yok. Bizim elimizde Devletin iradesi de yok.

Ama idareci ve irade sahiplerine bunu anlatmak var. Bakınız bir memlekette manevi büyüklere hürmet olmadığı zaman huzur olmaz. Olmadı. Olmayacak. Olamaz da zaten. Ama biz Antik tiyatroyu hayata geçirme adına turizm adına bir şey yaparken bu memlekette antik tiyatroya gezip de Abdal Hazretleri ve Çilimli Yeniköy'deki de Muslihiddin Hazretleri'ni de ziyaret etmek isteyenler olacaktır.

Yani turizm güzel enformasyon güzel tarih güzel ama anlamı amacı insanın milli, manevi, insani değerlerine göre hayat bulması lazım. Dağı, taşı oyuyoruz, Bitinya Uygarlığı için ama bu uygarlığı bize kazandıran Bu coğrafyayı bize kazandıran kırk tane şehit ve onların başındaki manevi kanaat önderi mübarek Allah dostu, Abdal Hazretlerinin mekânını da, türbesini de, halini de kendi haline bırakıyoruz Allah adama sorar. Ha, bugüne kadar bilmiyordunuz. Şimdi öğrendiniz. İlgilileri, yetkilileri, devletimizin siyasetimizin, iradenizin elinde olanların bilgisine sunulur.

Ey Hasan Şengüloğlu! Bu konunun konuşulduğu zaman sen de vardın. AK Parti'nin il başkanı. Hatta bu konuya çok da vakıfsın.

 Bizi Ayşe Hanım dinlemiyor zaten. Dinleyeceğini de zannetmiyorum. Dinlemesin. Kendisi bilir tabii. O genel başkan. Milletvekili. Ama seni dinlemesi lazım! Bunu Sayın Ayşe Keşir'e, Sayın Faruk Özlü'ye Sayın Vali Selçuk Aslan'a anlatmanızda fayda var. Çünkü konuyu siz de biliyorsunuz. Siz olaya vakıfsınız. Bu böyle siyaseten geçirilecek bir konu değil. Bu dert konusu! Ha burada bir Abdal Hazretleri var. 40 tane de şehit var. Burada talebeleriyle beraber şehit olmuş. Moğollarla kâfirle savaşırken…

Ama bunun türbesi, türbesinin alanı, mekânı: sarhoşların uyuşturucuların, mekânı haline gelmiş çok rezil bir halde diye Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan duyarsa bunu ve bunun buradan söylendiğini de bilirse buna rağmen de herhangi bir şey olmazsa o zaman size ve bu makama mevkiye, siyasete ne olacağını ben de bilmiyorum.

Ama şundan emin olun şu an itibariyle İletişim Başkanı'nın,  Cumhurbaşkanı İletişim Merkezi'ndeki herkes bunu duydu. Ondan sonrası size kalmış…”

HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYIN