06 Şubat tarihinde saat 04:00 civarında uzmanların deyimiyle Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 17 Ağustos’tan sonra Türkiye’nin en büyük depremini yaşadık. Bugün öğle saatlerinde de yine aynı şiddette bir deprem yaşandı. Bölgede artçılar devam ediyor. Türkiye’de 10 tane ilin etkilendiği bir depremden bahsediyoruz. Gündüz saatlerinde olan depremin Ankara’da kısmen de olsa çok küçükte olsa Düzce’de hissedildiğini biliyoruz.

Depremde ilk defa olan bir şey değil hayatın ve yaşamın gereğinde insanlığın tarihinde var. Kuran-ı Kerim’de depremi anlatan Zilzal Suresi’nde de var.

17 Ağustos’u ve Kasım depremlerini yaşamış bir Düzce olarak Düzce’ni bu konuda ki hassasiyetini hakikaten saygıyla eğelenecek halde izah etmek lazım. Düzce Belediyesi’nin enformasyondan sonra Kahramanmaraş’ta ki, Mardin’de ki, Hatay’da ki deprem bölgesindekiler için yardım kampanyası dendiğinde şu ana kadar 2 tır dolusu yardım toplandı ve yakın zamanda da ulaştırılacak. Kızılay’da bir kampanya başlattı. Arkadaşlarımız bir haber yaptı sabah. Kan bağışı için İmam Hatipli öğretmenlerimiz oraya giderek 1200’ün üzerinde vatandaş kan bağışında bulundu Kızılay’a. Bu canlarında orada ki yaralılara ulaşması için bir kan bağışı kampanyası var Kızılay’ın. Düzce’de Kızılay’ın şubesinde AVM’nin karşısında kan alım merkezine arkadaşlarımızda gitti fakat sıra bulamadılar. İnsanlar akın akın, özellikle Düzceliler depremi bu felaketi yaşayan insanlar o hassasiyetle buna bir cevap olsun diye yardımlarını veriyorlar. Canlarına can katmak adına kanlarını veriyorlar.

 Sadaka niyetine, sakada demişken. Hani gidiyoruz bazen bazı iş yerlerine sadaka kutuları var orada. Sadaka belaları def eder diye bir ifade var. Ramazanlarda fitre ve zekât veririz ya. Bugün o gün. Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir devlet ama milletiyle güçlü bir devlet. Uluslararası yardımlar istendi. Ama bugün 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde şunu hiç unutmayalım. Geçtiğimiz günlerde bir deprem daha yaşadık ve sokaklara düştük. Şu andaki iklim şartları orada daha ağır. İstenilen yardımlar; kışlık mont, battaniye, bot gibi ama ikinci el değil. Olaya şuradan bakmak lazım. Kişi başı, ölmüşlerinizin ruhu ile beraber yaşayan insanlar, mesela evde kaç kişiyiz? 5 kişiyiz. Birde ebeveynlerimiz var ölmüşler. Ailesiyle beraber 10 kişi yapar. Eğer imkân ve fırsatımız varsa yediğimiz ekmekte, evimizde bir huzur varsa çok büyük çoluğun çocuğun rızkına keder yoksa kişi başı en az 150 TL veya 200 TL ya da 50 TL neyse sadaka niyetine bir zekât niyetine bir insanlık niyetine.

 Bizim burada 3 ay önce yaşadığımız acını orada kat kat fazlası yaşandı. İnsanlık adına, Allah rızası için gerek Kızılay’a gerek Düzce Belediyesi’ne ve diğer ilçe belediyelerin organize ettiği AFAD yardımlarına biz bu yardımlarımızı yapalım. Ama hepsinden önemlisi nakdi yardımlarımızı da hayır kurumlarına eksik etmeyelim. Çünkü biz bunu yaşadık. Ufak bir sallantıda bize göre yapıya göre ufaktı ama sokaklara döküldük, ıstıraplar yaşadık. Hemen birbirimizi burada sardık, sarmaladık. Orada ki insanlarda şu an bizden yardım bekliyorlar. Orada ki insanlara elimizden ne geliyorsa yapalım. İnsani, İslami, vicdani olarak vatandaş olarak bu bizim borcumuz olmalı. Eğer bugün sıcak evimizde kalabiliyorsak, arabalara binip istediğimiz yere gidebiliyorsak, imkanlarımız varsa… Düşünün ki orada ki insanlar şu an karın altında, soğuğun altında, yiyecek içecek ihtiyaçları var. Devletin gücü var. Devlet hayal edemeyeceğimiz kadar güçlü ama devletin gücüne güç katacak insanların yardımlaşmasıdır.

 Hani babanın malı zor günde belli olur dediğiniz zaman kardeşler işte bu günlerde birbirlerine sahip çıkmalı.  Bugün o gün, bugün kardeşlik günü, bugün dayanışma günü, bugün insan olma günü, bugün İslam olma günü, bugün imanın ve malın karşılığında kardeşlere paylaşma günü. Her zaman bugünler, Allah göstermesin bu fırsatlar ele geçmez çoluğumuzun çocuğumuzun, malımızın mülkümüzün, imkanımızın sadakasını bugün orda gerek Kızılay, gerek diğer AFAD, gerek diğer yardım kuruluşları Belediye özellikle, bakın sabahtan beri Akçakoca Belediyesi’de bir çalışma başlattı. Düzce Belediyesi’nin önü ana baba günü gibi. Arabasıyla battaniye getiren, kışlık bot getiren, yardım getiren, çünkü bu acıyı bu millet yaşadı. Oradaki acıların ne olduğunu hissetmeye çalışıyor. Düzceli olarak bugünkü organizasyondan, şu memleketin topraklarında doğmanın bir mutluluğunu yaşadık. Düzce’de bu insanların bize gösterdiği, yani bu samimiyeti, bu kadar güzel bir insan topluluğu bir araya gelemez. Hakikaten Düzceliler çok asiller, Düzceliler çok güzel insanlar. Istırabı yaşamış insanlar olarak Belediyesi ile, Kızılay’ı ile, AFAD ile, herkes harekete geçti. Bu anlamda hakikaten çoluğumuzun çocuğumuzun bir daha söylüyorum sadakasını ve dünyadaki bu anlamdaki malımızın zekatını diyebiliriz. Bunları mutlak ve mutlak verelim.

 Bir arkadaşımız güzel bir paylaşım yapmış; Türkiye’de 200 bin tane karavan var, bu karavanların o alana intikali ile insanların barınma sorunları hızlı bir şekilde çözülebilir. Ne yapılabilir bilmiyoruz ama bu da bir fikir. Herkes kendi üzerine düşeni yapsın. Çünkü evladın, sağlığın, dünyanın, malın mülkün bir bedeli var. Dünya katında da ahiret katında da. Özellikle herkese Türkçe açıklamalı olan Kuran-ı Kerim’de Zilzal Suresini okumalarını tavsiye ediyorum. Orada bin 400 yıl önce bu anlatılmış. Demek ki 2 bin yıl önce, 3 bin yıl önce, bin 400 yıl öncede dünyada zelzeleler olmuş. Ama o zamanlar böyle katlı evler yoktu veya neydi bilemiyoruz. Kuran’da ve kutsal kitaplarda anlatıldığı kadar biliyoruz bugün o gün, bugün imtihan günü. Bu imtihanı Düzce geçiyor. Hakikaten bugün yapılanlara baktığınız zaman bu imtihanı İnşallah Türkiye’de geçer. Başın sağ olsun Türkiye demekten başka çare yok. Çünkü 10 vilayetimizi kapsayan özellikle de Maraş dümdüz olmuş vaziyette. Burada yakınları olanlar vardır orda Allah vefat edenlere bin 200’dü şu saat itibariyle Türkiye genelinde 10 ildeki vefat oranı. 2 binin üzerinde ev yıkılmış, bina yıkılmış. Allah ölenlere rahmet, kederli ailelerine sabır versin. Hasta olanlara da yaralı olanlara da şifa versin. Özellikle o enkaz altında kalan inşalara da İnşallah güç kuvvet versin.

Yetkililer uyarıyor, mecbur kalmadıkça telefon ile iletişim kurmayın çünkü hatların bir giriş hattı bir de çıkış hattı var. Diyelim ki 100 tane 200 tane bölgede mobil istasyonlarda bunlar işgal edildiği zaman, bunlar sürekli kullanıldığı zaman, çıkış olmadığı zaman insanın araması ve gelecek aramalara boşluk olmadığı zaman o enkazın altında kalan insanlar ulaşamazlar, yardımlarını alamazlar. Bu anlamda biraz daha hassas olmamızda fayda var. İnşallah can kaybı var, binalar yıkıldı. Millet o kadar büyük bir millet ki biliyorsunuz Gölcük ve Düzce depremlerinde çok büyük bir yıkım olmuştu, büyük bir can kaybı olmuştu. Bu millet kazma kürek, nacak balta ile yedi düvele dikilmiş, devletin istikbalini elde etmiş bir millet. Acı büyük, maddiyat büyük, sıkıntı büyük. Bir felaket var ama bu milletin asaleti, bu milletin feraseti sinek vızıltısı kadar gelmeyecek şekilde bu yarayı aşar ama nasıl aşar duyarlılığımız biraz daha devam ederse aşar, merhametimiz biraz daha devam ederse aşar.

 Dünyada paylaştıkça artan tek şey sevgi değildir paradır. İnsanlara maddi ve manevi olarak, manevi olarak ayrı bir şey olarak elimizden geleni yapalım, yardımlara katılalım. Has bel kader biz kendi çapımızda bir şeyler yapıyoruz. Bu anlamda da gerçekten maddi ve manevi olarak mücadele veren, katılım yapan insanlarımızı, Düzcelilerimizi müsaade ederlerse bu ekranlardan ve internet sitemizden, radyomuzdan, Öncü Medya’nın radyosundan, gazetesinden, internet sitesinden ve televizyondan topluma anlatmak istiyoruz. Bunları da müsaade ederlerse diyoruz. Tabi bir elin verdiğini diğer el görmeyecek diye bir anlayış var. Düzce şunu yaptı, komşusu açken tok yatılmaz anlayışı ile Düzce üzerine düşeni yapmaya başladı. Daha da yapacaktı. Bizde medya olarak, kurum olarak, yapı olarak müsaade edildiği boyutta, izin verildiği boyutta buralara ne destekler verilmiş, kimler vermiş önümüzdeki günlerde izah edeceğiz. Herkesin de verdiğinden ve vereceğinden Allah niyetlerini kabul etsin. İnşallah memleketimize, milletimize zor olan bugünlerde birlikten başka, kardeşlikten başka söylenebilecek bir şey yok.