Sadullah Ünsal yorumladı...

Öğleden sonraki saatlerde haber merkezimize bir bilgi düştü. Bilginin mahiyeti şu; AK Parti İl Başkanı Mustafa Keskin il başkanlığından istifa etti. İstifa ettikten sonra yarın bir açıklaması yapılacak ve bunun anlamı ne? Bu daha önce Ak Parti'nin yetkili kurullarında ilk başkanlığı yapıp da milletvekili adaylığına talip olanların bir listesi hazırlandı. Gerek talepler gerek uygun görülenler noktasında ve Düzce'deki Sayın Keskin’inde milletvekili adayı olmak için istifası uygun görüldü ve bu uygun görülen makam senin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da bu şekilde bir tasarruf gösterildi.

 Yüzde 99, Allah nasip ederse 2023 seçimlerinde Sayın Mustafa Keskin milletvekili adayı ve muhtemelen de milletvekili. Görünen bu ama gelin ata binmiş ya nasip demiş değil mi? Yani her şey nasip tabii hayat niyetle nasip arasında yaşanırmış ama burada bir anekdotta daha var. Türkiye ve dünya lideri Sayın Cumhurbaşkanımız bir insanı en güzel özelliklerinden bir tanesi dava yolundaki insanlarla samimi olan insanlarla hiçbir zaman beşerî münasebetini kesmemiş mesela Fahri Çakır kurucu İl Başkanlığı ve milletvekili olduktan sonra kaç yıl kenarda kaldı, kaç yıl sonra Sayın Fahri Çakır'ı milletvekili adayı yaptı ve onura etti.

Yani aynı şekilde Sayın Mehmet Keleş belediye başkanlığında teşkilata düştü itilaftan sonra ne oldu? Bir daha aday gösterilmedi ama ondan sonraki yine bir dönem sonra yine aday gösterdi. Cumhurbaşkanı'nın böyle farklı bir düşüncesi var, farklı bir yaklaşımı var. Yani bu örneklerden baktığınız zaman Sayın Recep Tayyip Erdoğan il başkanları ile beraber yol arka patron diyor ya il başkanına ilim patronu il başkanları yola çıktığı zaman buyurun aday olun diye istifasını aldığı zaman yolda bırakmayacak kadar siyaseti derin ve dengede yürüten bir lider.

 Şimdi gelelim Mustafa Keskin'e. Bakınız ben İl Başkanlığı yapmış, yakın olarak tanıdığım Sayın Hikmet Keskin, Sayın Fevai Arslan, Sayın Metin Kaşıkoğlu, Sayın Metin Büyük, hepsi görev yaptılar, eylediler. Bunların içine baktığınız zaman hepsinin kendine özgü farklı farklı metotları vardı. Bildiklerini duyduklarını, hissettiklerini, tecrübelerini siyasete yansıttılar. Burası tamam ama Düzce'de halkın en kolay ulaşabildiği derdini en güzel anlatabildiği teşkilatın en iyi istişare edebildiği 3 tane il başkanını say dediğiniz zaman bunların birinci sırasında Mustafa Keskin geliyor. Vatandaşın talebi var, muhtarın talebi var, teşkilatın talebi var. O makam koltuklarında değil de o sanayideki 15 metrekare akü dükkanında 4 yıldan beri, 5 yıldan beri insanları dinleyerek çözüm üretmeye çalışıyor ve bir özelliği daha var. Mehmet Keleş’le Metin Kaşıkoğlu kavga etti. Ne oldu? İkisi de yok değil mi? Fevai Arslan’la Mehmet Keleş kavga etti. Ne oldu? İkisi de yok. Mustafa Keskin haklı olduğu yerde kavga edilmesi gereken yerde mücadele edilmesi gereken yerde kan kustu ama kızılcık şerbeti içtim dedi.

Siyasetin kendine göre entrikaları var. Bütün entrikaları kol kırılır yen içinde kalırım dedi. Hepsinden önemli bir özellik daha söyleyeyim. Mustafa Keskin il başkanı olarak siyasette akçeli işlerle anılmadı, bilinmedi. İş takibi yapmadı. Biz öyle biliyoruz. Mutlak kendisine gelen talepleri mantıklı ölçüde değerlendirmiştir ama adı komisyoncu diye çıkan siyasetçilere ve iş takipçilerine ifadelerle anılan siyasette ne oldu? Mustafa Keskin böyle anılmadı, bilinmedi. Peki yüzde 99'dan yüzde 1 aynıdır dedi, Demirel. Nasıl olur yüzü tamamlamaz. Doğru o da doğru. Peki yüzde 99 milletvekili adayı ve milletvekili olacak bir isim yüzde 1 ihtimalle yarıştan geri çekilir mi? Olağanüstü çok olağanüstü insanların bilmediği duymadığı yani çok çok ağır bir sıkıntı olmadığı sürece bu işin izahı şu; Mustafa Keskin'e milletvekili hayırlı olsun, bu net. İnşallah yeni isimler yani Cedidiye Cami’nin önünde çay içebileceğimiz milletvekilliğinden de sonra milletvekilinden önce demiyorum. Düzce sokaklarında güzel dolaşabilecek Köfteci Cezmi'nin orada köfte yiyebileceğimiz milletvekili değilken veya Belediye Başkanı değilken bittikten sonra burada bir duruşu olan aynı dili konuştuğumuz, aynı duyguyu paylaştığımız Düzce'nin tozuyla toprağıyla havasıyla, suyuyla yoğrulmuş, Düzceli ve davasına inanmış samimi insanlar. Efendim şuranın Genel Müdürü bu bırak makamları… Gördük biz onları, millete tepeden bakıyorlar.

Yani tabiri caizse bugün Cumhuriyet Halk Partisi zihniyeti Kemal Kılıçdaroğlu'na kadar işin doğrusu şunu söyleyelim. Bu millet anlamaz, bu millet bilmez, bu millet cahil, anlasaydı oy verirdi, diye hep tepeden baktılar ama Kılıçdaroğlu'ndan sonra tabandan yukarıya çıkılmaya başladı. Bu millet hani nerede denilmeye başlandı. İşte buradaki enstantane buydu.

 Şimdi iktidar ve güç sahipleri iktidar olanlar, muktedir olanlar, devletin gücüyle devletin imkânı ile devletin riyaseti ile insanları ve enaniyetlerini egolarını hesaplarını toplum üzerinden ne yapmaya başladılar? Ondan sonra yeniden bir yapılanma olur. Onun içindeki isimlerde enteresan ama siyasi ve hukuki işler başkanı Ersin Gökçe’nin il başkanı olması bekleniyor, olabilir mi? Her şey olabilir. Ersin Gökçe’ye eğriyi eğri anlatmak gerekir, doğruyu doğru anlatmak lazım, bu siyasette hesap edenler buraya farklı isimler mesela Sinan Aydın eski il genel meclis üyesi, özel idarede yıllardan beri ticari ve içtimai olarak faul olan arkadaşımız oda yönetimde oradan birçok onun da ismi geçiyor inşallah millete hayırlı olanı nasip etsin  iktidar partisinin il başkanı memleketin kaderini belirler abatta eder, berbatta eder bu çok önemli 10 ocaktı dün biliyorsunuz gazeteciler günü, güne sayın valinin basınla verdiği bir kahvaltıyla gittik. Orada bir arkadaşımız sohbet ediliyor, başkandı, bütün gazetecilere kameraları indirin sohbet edelim diyor, bir tane işgüzar bir arkadaş var, çok sıkıntılar yaşamış bizim gibi, çıktı oradan dedi ki  gazeteciler cemiyeti başkanı bir konuşma yapmışsın dedi vali beyde bu konuda davete icabet ettik hem de orada biraz çıkış yaptık ama gerçek o ya Düzce’de Erol Tayhan  ile beraber gazetecilik ve gazeteciler cemiyeti rezil oldu, rüsva oldu böyle rezil kepazelik yok. Ne adresi belli ne yeri belli, bunu siyasetçiler bunu mu istiyor böyle istiyor böyle devam eder bürokratta böyle istiyor herkes birbirine düşsün, ortak bir sonuç olmasın.

 Ben buradan gazeteciler cemiyeti başkanına da diyorum. Düzce’de gazeteciler cemiyeti kanarya sevenler derneğini kadar itibar olmayan bir dernek haline geldi, eğer bir değişiklik olacak inşallah görüyoruz. Olmadığı zamanda ben herhangi bir toplantı da cemiyet başkanı, hangi kurum var. Öncü yok, birçok kurum yok bizi temsil etmiyor diyor ama adam giyiyor takım elbiseyi, kravatı ben bakanım birlik beraberlik.

Gazeteciler günümüz kutlu olsun, bizi arayan soran herkese teşekkür ediyoruz. Basın dedik ya gazeteciler gününde basının bir hali daha var böyle değerini kaybetmiş son kullanma tarihi geçmiş, tutunacak bir dalı kalmamış yapışanların haricinde basının bir durumu daha var toplantılar da beraber olalım ninni dinleyelim bakınız Faruk Özlü beyefendi Düzce’ye geldikten sonra Düzce’de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Millet birbirine nişan alırmış gibi bakmaya başladı işin doğrusu, bu ama Faruk Özlü’ nün bir danışmanı var bel taşa kurul üyesi olarak atadığı yani tabiri caizse hızlı tren gelmeden, tren sendikasının yöneticisini buraya getirebilecek kadar hızlı olan Faruk Özlü ’den bahsediyorum bunun bir danışmanı arkadaşımız var köşe yazıyor bu İYİ Partiye, ona, buna, bize zaman zaman aslan terbiyecisi gibi bir şeyler yazıyor aynı şeyi Denizli’ de de yapmış Denizli de bir oranın il başkanı, milletvekiline karşı dizayn ediyor bu arkadaşımız Düzce de bir köşe yazıyor, şimdi sıkı durun bizim medya grubumuz olan gazete dahil Düzce’de 4 tane basın kuruluşuna basın ilan alıyoruz ya biz resmi ilan alan  gazetelere müeyyideler uygulandı. 6 ay resmi ilan almama cezası 180 bin TL ama ne hikmetse bu danışman arkadaşa yazdığı gazeteye herhangi bir ceza uygulanmadı. Burada kulak çekme operasyonu var, netice itibarıyla tam seçime girerken, tam seçime zamanı, basına bu ayarın verilmesi şunu net söylüyorum bu iradeyi size veren Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AK Partinin en büyük düşmanlarıdır. Düşman arıyor musunuz? CHP’ye, muhalefet arıyor musunuz? İYİ Partiye gitmeye gerek yok. Kim bu kararı verdiyse yerelde ve genelde başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve AK Partinin düşmanıdır. Kimse bizi günah keçisi yapmaya kalkmasın.