Bugün Akçakoca’ya gidelim diyoruz. Hayırlı bir evlat var Akçakoca’da Burhan Özdemir. Bu eski Yalı İlkokulu denen bir yer vardı, Akçakoca’nı en güzel yerinde. Buraya bir büyüğü için bir okul inşa etme gibi gündem vardı. Buraya da İmam Hatip Ortaokulu diye bir niyetle yola çıkıldı. Ciddi bir yatırım Allah razı olsun. CHP İlçe Başkanı Tuğrul Abanoz bir açıklama yaptı: “Bu adamı imam hatip noktasında zorlamayın, mecbur etmeyin, buraya başka ilkokul olsun” gibi bir açıklamada bulundu. “Dervişin fikri neyse zikirde oymuş” derler ya büyükler. Adamların bir kere imam hatipe karşı bir tepkisi var ya, yani bir darlığı, rahatsızlığı var ya. Haklı olduğu boyut var mı? Var. Kendi tarafından bakınca var. Bu iş müzakere edile edile gelinen noktada Allah nasip ederse Akçakoca Merkez Camii’nde depremzedelere bir mevlit okutulacak, bir ikramda bulunulacak, dualarla birlikte burası açılacak. Ne açılacak? İlkokul mu? Değil. İmam hatip mi?  O da değil. İşte memlekete faydalı olmamın bir yönü. Akçakoca’da tek olan, imtihanla girilen fen lisesi açılacak. Görüşmeler bu boyutta. İnşallah o fen lisesi ilme, bilme, teknolojiye, yarınlara hitap edecek gençleri yetiştirecek lan bir fen lisesi kurulması, okulun ona dönüştürülmesi noktasında Burhan beyin bir adım attığını öğrendik. İnşallah hayırlara vesile olur.

Akçakoca Belediye Başkanı Okan Yanmaz. Bu belediye başkanları veya bu makama gelenler buraya geldikten sonra kendilerini öyle bir konuma koyuyorlar ki eleştirildiği zaman hemen küsüp, darılıyorlar. Akçakoca Cumhuriyet Baş Savcılığı’na bu ekranda konuştuğumuz konulardan dolayı şikayette bulundu. Şikayetin konusu şu, ‘kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret, iftira, halkı kin ve nefret düşmanlığına tahrik etme.’ Konu ne? Bir rant meselesi var. Akçakoca sapağında bulunan bir arazinin rant meselesi vardı. Bizde bunu kamu adına gündeme taşıdık. Burada “yalan söylüyorsun, hakaret ediyorsun” ne alakası varsa. İşte savcılıkta buna demiş, “ne alakası var bununla.” Burada bir anekdot yapalım. Biz bunu söylediğimizde Beyhanlı köyünde belediye mücavir alanlarında resen, her hangi bir talep olmadan, birinin arazisinin orada bir imar tahlili yaparak onun daha kazançlı bir hale getirilmesine karar vermişti belediye meclis üyesi. Okan Yanmaz’ın başkanlığında ki meclis üyesi. Burada bu vatandaş “benim buradaki arazimin düzeltilmesini istiyorum, inşaat alanın genişletilmesini istiyorum” dediği zaman ne vardı? Çıkan kanuna göre rant yükseldiğinde bunun bir paylaşımı vardı. Belediye Ve Çevre Bakanlığı’na para yatırılacaktı. Belediye bunu resen yaptığı zaman herhangi bir para talep edilmiyor. Para talep edilmemiş mi? Edilmiş. Nereye? Akçakoca Belediye’nin sosyal işlerle uğraşan bir birimine. Ne kadar? 250 bin lira.

Akçakoca Cumhuriyet Savcılarının bu konuda ben dikkatini çekiyorum. Buradan suç duyurusunda bulunuyorum. Bu hesaba 250 bin lira bu arsa sahibi tarafından yatırılmış. Niye? “Senin yerini daha rantlı yere getirdik” diye. Buradan baktığınız zaman bunun nasıl olması lazım? Vatandaşın talep etmesi lazım. Vatandaş talep ettiyse ne kadar vereceği belli değil. Bunlar bir adını koymuşlar, Akçakoca Belediyesi’nin sosyal yardımlarını yaptığı yere 250 bin lira yatırtırmışlar bu arsa sahibine. Bu suç mu? Suç. Böyle kovuşturmaya gerek yok denilecek bir suç değil ama suç.

Biz burada Okan Yanmaz ile ilgili bir haber yapmıştık. Bir kolundaki rahatsızlığından dolayı bir meyhanedeki, içkili bir restoranda kavgadan oldu diye. Ben bir Akçakocalı olarak bazı arkadaşlar, delikanlı jargonunu, raconunu kesen arkadaşlar bana ileri, geri yazmışlardı. Hani Nasrettin Hoca evinde bir hırsızlık olmuşta, kadıya gitmiş. “Hocam benim evi hırsız çaldı” demiş. “Balkonun kapıları sağlam mıydı? Pencereler sağlam mıydı?” derken öyle bir hale gelmiş ki Nasrettin Hoca “Ya kadı efendi hep beni suçluyorsunuz. Bu hırsızın hiç mi suçu yok.”  

Sevgili Okan Yanmaz’ın sevgili arkadaşları, bir belediye başkanı düşünün. Memleketin Şeyhül Emin’i. Meyhaneye gitmiş mi? Gitmiş. Orada hali nacip haller, olmayacak şeyler olmuş mu? Olmuş. Bu Sadullah arkadaşınıza demediğinizi bırakmadınız da  yemesini, içmesini, oturmasını, kalkmasını bilmeyen belediye başkanınıza tek sözünüz yok mu? O meyhanede, o restoranda, o kafayla ne hallere düştüğünü Akçakoca’da bilmeyen  kalmadı. “E başkanım ne yapacaksan bari usulüne uygun yap” diyecek kadar bir gönlünüzde hassasiyet, insani unsur yok muydu? Bize demediğiniz bırakmadınız. 23-30 senelik açmadığınız dosyayı bırakmadınız. Biz eleştirilere açığız, kendimizle barışığız. Hatamızla, eksiğimizle, dünümüzle, bugünümüzle alnımızda bir leke yok. Eksiğimiz yok mu? Var. Hatamız var mı? Var. Kusurumuz var mı? Var ama kastımız yok. İnsanlar istediği gibi değerlendirebilir ama o jargon kesen delikanlı kardeşler var ya, kalemşör kardeşler onların bir de bu hale düşen Şeyh-ül Emin Okan Yanmaz’a bir sözü olsun. Lütfen bir sözü olsun. Onu da duyalım sosyal medyadan. Yoksa memlekette faydalı işler yapıldığında mutlak ve mutlak biz onun arkasında oluruz.

Savcılık ne demiş? “Kamu görevlisine hakaret suçu yönünden bahse konu yayın içeriğinde herhangi bir hakaret unsuru bulunmadığı, içeriğin eleştiri mahiyetinde olduğuna, iftira suçu yönünden şüphelinin müşteki hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılması kastıyla hareket ettiği dosya kapsamında şüphelinin açıklanan şekilde kasıtla hakaret ettiğine, delil bulunmadığı dolayısıyla suçun yasal unsurlar itibariyle oluşmadığı. Halkı yanıltıcı, alenen bilgiyi yayma suçundan ise şüphelinin sırf halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak sahiliyle hareket etmesi gerektiği, somut olayda şüphelinin bu şekilde hareket ettiğine dair delil bulunmaması sebebiyle, atılı suçun yasal itibari haliyle oluşmadığı anlaşıldığından şüpheli hakkında kamu adına kovuşturulmasına yer olmadığına” dair karar vermiş.

Mehmet Keleş tam da anlamış değiliz ama neden istifa ettirildi, niye istifa ettirildi onu da tam anlamış değiliz. İstifa ettirildikten sonra Dursun Ay belediye başkanı oldu. Dönemin milletvekili Fevai Arslan bununla ilgili o zaman bize açıklama yapmıştı. “Kurşun yer ama haram yemez” demişti. Demek ki onun arkasında durmuş. Ben burada çok enteresan bir şey söylüyorum. Bir Düzcespor’umuz var. Düzcespor’da hakikaten kulüp yöneticileri, emek veren futbolcular, herkes can hıraç bir şekilde takımın takımın başarısı, Düzce’nin markası bayrağın göndere çekilmesi konusunda mücadele içinde. Başta Gökhan Kapoğlu, Zekeriya Korkmaz abiler olmak üzere buraya emeği geçen, bu dönemde emeği geçen, bize şampiyonluğu yaşatan tüm arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi İslam Keleş’de olmak üzere tebrik ediyoruz, taktir ediyoruz.

Güç elde etmek için oradan oraya gece gündüz uğraşıyorlar. Gerekirse kendi ceplerinden veriyorlar. Ben 2017 yılında Dursun Ay’ın belediye başkanı olduğu zaman çok enteresan, bugünkü parayla 44 milyon, o günkü parayla 8 milyon 88 bin lira. Dolar bazında 2.268 yani 2 milyon 268 bin Düzce Belediye Spora para harcanmış. Akıl karı mı? Dursun Ay döneminde, 1 yılda. Bunun 5 yıllık harcamasını görseniz aklınız hayaliniz durur. Nereye harcadınız bu parayı? Bu para nereye gitti? Bir yıl boyunca bir belediye sporun harcadığı para bu. 2 Milyon 268 bin dolar. Bugünkü değeri 44 milyon civarında. Ondan sonra belediye niye borçlu? Bunun bilgisini, bunun açıklamasını detayını bizi inandıracak şekilde, kamuoyunu aydınlatacak şekilde Dursun Ay’dan bekliyoruz.  İnşallah kamuoyunun da, vicdanlarında, imanlarında, cüzdanlarında neyse tatmin olacağı bir açıklama olur.

Programın tamamını aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=hHOtWbCJzyw