Gündemimiz; Türkiye’nin gündemi olan 100 yıllık Düzce Lisesi’nin adının yeniden 15 Temmuz Şehitleri Anadolu Lisesi olarak değiştirilmesi.

Şehirleri yaşatan bir tarih vardır. Bugün Düzce Lisesi 100. yılında Düzce Lisesi ismine kavuşmuştu. Milletçe, ülkece asırlardan beri bağımsız olma idealinin gerçekleştiği gündür 15 Temmuz. Düzce Lisesi’nin ismi, 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi olarak değiştirilmişti.

Geçtiğimiz aylarda, Düzce Lisesi’nden mezun olanlar bakanlığa lisenin isminin geri verilmesi için talepte bulunmuştu. “3 tane lise var 100. senesini dolduran bu lisenin ismi Düzce Lisesi olsun.” denmiş ve teklif edilmiş bakanlığa, bakanlık bunu uygun görmüş.

Uygun gördükten sonra da bu isim değiştirilmiş ‘Düzce Lisesi’ olmuş ama 2 günden beri sosyal medyada yapılan özellikle Vali Selçuk Aslan beyefendiye, ‘Nasıl ismi değiştirirsin?’ denilerek haberler var. Sayın validen önce bu zaten aşırılmış, pişirilmiş, önüne konulmuş bakanlıkta onayı da var vali bey de 100. yıl diye gelip halisane niyetiyle bir şekilde bakanlığın oluruna olur vermiş. Bir sorumlu arayacaksak bu Millî Eğitim Bakanlığı’nın bir oluru! Sayın Aslan’ın burada suçu ne, günahı ne, eksiği ne?

15 Temmuz’un isminin değişmesiyle valinin ne alakası var? ‘15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi’ olarak bugün (27 Eylül) itibariyle değiştirildi. ‘Düzce Lisesi’ olsa ne olurdu? Çok da sıkıntı olmazdı ancak ‘15 Temmuz Şehitleri Düzce Lisesi’ eklensin. ‘Anadolu Lisesi’ değil de ‘15 Temmuz Şehitleri Düzce Lisesi’ ismi olsun.

15 Temmuz’u bu millete anlatmak için bir ibare kalsın kabul bu da olabilirdi ama o kadar çok ti’ye alındı ki sosyal medyada bu makara Türkiye’nin gündemi oldu. Şimdi bugün itibariyle eylem başladı insanlar oturuyor, ‘Düzce Lisesi olsun, iş bilenin kılıç kuşananın’ diyor büyükler.

Burada hiçbir art niyet yok, teklif edende de yok, onaylayanda da yok, düzeltende de yok.

Aslında öküz altında buzağı aramak isteyenlerde bir art niyet var. Ben hasbelkader araştırmalar yaptım. Buna göre dolu dolu Anadolu’nun yiğit bir evladı sayın Aslan.

Sayın valimiz gönül insanı yani Anadolu’dan yetişme kaldı ki burada 15 Temmuz’da bir sempati bir devlet çizgisi nerede duruyorsa vali bey de orda durur.

Büyüklerin sözüyle aslında hayatımızı yönlendirebiliriz; her lafa bir cevap var ama ‘Lafa bakarım laf mı diye söyleyene bakarım adam mı diye.’ diyor büyükler. Şimdi bu işi bu kadar bulandıran, ateşlendirenin amacı ne, dert ne, bu çok ciddi bir şey. Düzce’de bu kadar sorunumuz var. Düzce’de biz hava kirliliğinden nefes alamıyoruz. Şurada 2 ay sonra başlayacak. Düzce’yi veya toplumu ilgilendiren bir meseleyi ilgilenenler trol orduları, bu millet burada boğuluyor diye bir bu kadar gündem yapmazlar.

Mahir Kaynak iyi bir devlet büyüğü, istihbaratçı Türkiye’ye büyük hizmetleri olan bir isimdir. Allah rahmetiyle muamele eylesin. ‘Bu işi tahlil ederken kazanan kim?’ diyor. Kazanana bakacaksın kazanan kimse kavgayı çıkaran o’dur. Bu işte Düzce ne kazandı? Düzce Lisesi’nin ismi değiştirildi, ‘15 Temmuz Şehitleri Anadolu Lisesi’ oldu. Bu enformasyondan sonra yeniden ‘Düzce Lisesi’ oldu. Bu işten kazanan kim, kim kazandı? Eğitim dediğiniz zaman çok önemli bir Milli Eğitim Bakanlığı var bir de Milli Savunma Bakanlığı var, diğer bakanlıkların başında milli yok eğitim çok önemli. O trol ordusu, Düzce Lisesi’ni gündemi getiren yerel arkadaşlar, siyasetçiler, eylem yapanlar gelin Sarsılmaz’ın önünde oturun, 2017 yılında ‘Düzce’ye lise yapacağız.’ diye protokol imzalanmış devletle. Gidin Aycan’ın önünde oturun, ‘Siz buraya söz vermişsiniz, santral yaparken çevrede birçok devletin tasarruflarını kullanmışsınız, neden okul yapmıyorsunuz?’ diye sorun.

Peki niye bu tepkiler bu şekilde verilmiyor veya hassasiyetler bu şekilde dile getirilmiyor? Neticede geldiğimiz husus şu, attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değecek.

Lise yıllarımızda kırtasiyelerin önünde ‘Kitap ne zaman gelecek, hangi kitap gelecek?’ diye kuyrukta beklerdik. Şimdi devlet, bu eğitim sistemine göre kitaplarını gönderiyor ama bir çete mi var, yapı mı var ne olduğu belli değil ilköğretimden liseye kadar yardımcı ders kitabı lazım diye bütün öğretmenler, kırtasiyeciler yeni kitaplar aldırıyor. Zaten millet ekonomik sıkıntı içinde, nasıl izah edilir bilinmez yaşayan bilir bunu. Milli Eğitim Müdürü sayın Tamer Kırbaç’a buradan sesleniyorum, ‘Sayın müdür okullarda öğretmenler yardımcı kitap dayatmasıyla binlerce lira insanlara bedeller ödetiyor, belki bir kitap 150- 500 lira ama totalde baktığın zaman çok büyük rakamlar bu devletin kitapları ne işe yarıyor?’

Talim Terbiye Kurulu’ndan birçok uzmanın hazırladığı kitapların bir hükmü yok yeterli değil, iki-üç öğretmenin, basımevinin hazırladığı kitap çocuğumuzun ufkunu açacak. Buna da öğretmen de okul müdürü de, Milli Eğitim camiası da alet oluyor.

Tamer Kırbaç’ı eleştirecek misiniz buradan eleştirin gidin okulun önüne asın tabelanızı pankartınızı çıkarın ‘Ek kitapla bu milletin çocuğunun soyulmasını istemiyoruz.’ deyin. ‘Yardımcı kitaplar lazım.’ deniliyor. Bu kitapları devletin hiçbir uzmanın heyetinin bilimsel çalışmasının ehemmiyeti yok mu? İş geliyor hepsi menfaate bakın bu memlekette; ibadetinden konuşanlar var, cüzdanından konuşanlar var, bunlar tabii oldu olacak olacaktır da. Ancak burada şu var; toplumun, bir beldenin, bir bölgenin, bir vilayetin meselesi gündeme taşınan meselesi o topluma o insanlara katkı sağlayacak.

Düzce Lisesi niye 15 Temmuz oldu, 15 Temmuz’dan Düzce Lisesi’ne döndü Düzce Lisesi’nden 15 Temmuz’a döndü ne elde etti. Topluma, kime ne fayda sağladı bu kavga? Burada bir iyi niyet var bunu sormak lazım bu Düzce Lisesi’nden yetişmiş olan insanlara sormak lazım, Faruk Özlü de Düzce Lisesi’nden mezun. Sorun Faruk Özlü’ye ‘Siz ne diyorsunuz bu konuda?’

‘15 Temmuz Şehitleri Düzce Lisesi’ bitti mi, bu kadar basit, fazla yorulmaya, sıkılmaya, dertlenmeye gerek yok. Bunun üzerinden ideoloji olarak da siyasi olarak da devleti de milleti de siyaseti de dahil etmeye gerek yok, Süleyman Demirel bir şey demişti, ‘Camiye, kışlaya ve okula siyaseti sokmayalım.’ Siyaseti okula sokmayalım bu işin büyükleri mutlaka daha doğrusunu bilecektir ama hani yine söylüyorum ‘İş bilenin kılıç kuşananındır.’ İşi bilmez bürokrat, işi bilmez siyasetçi takip etmezse bunu bilmezse netice böyle gelir, ilin patronu il başkanıdır. Ne olup ne bittiğini bilecek, milletvekillerinin ne olup ne bittiğini bilecek eğer bugün Düzce Lisesi dönüşümünde AK Parti İl Başkanı iki milletvekilimizin, belediye başkanımızın hiçbir bilgisi yoksa yazık eğer varsa bugün bir değişim varsa da bütün fatura bütün eksik vali beyin üzerinden yürüyorsa bu başka bir şeye yazık daha fazla yazık.