Reset tuşuna bastılar, hedef sözde fabrika ayarlarına geri dönmek.

Fabrika ayarlarından kasıt ise pagan-putperestlik düşünce, inanç ve geleneklerden oluşan yaşam biçiminden başkası değildir.

Bu reset ile amaç, insanın yaratılış gerçeklerine gerisin geri dönmesi değildir.

Sakın kimse bu değişimden umutlanmasın, hayaller alemine dalmasın.

Amaç, küreselcilerin insanlığın benliğine ve davranışlarına yüklemiş olduğu tüm kodlamaları ve yazılımları iptal edip, sanayi devrimi öncesi Avrupa’ya hatta yeryüzüne yeterince hakim olan köhne, pagan-putperest inanç hayallerine ve bu hayallerin oluşturmuş olduğu kurumsal yapısına ve işleyişine tekrardan ulaşmak istemeleridir.

Bu hayallere ulaşabilirler mi bilemiyorum ama bildiğim ve inandığım, bu sürecin çok sancılı geçeceği, çok kanların döküleceği gerçeğidir ve bunun şimdiden ayak izlerini ve seslerini duymaktayız.

Seküler yapıdaki insanlar ve toplumlar, özgürlükler adı altında binaltıyüzlü yıllardan başlayarak günümüze kadar, kazanmış oldukları ve kurmuş oldukları tanrısız düzeni bir kenara bırakıp, çok tanrılı bir düzene geçişe kolay teslim olacaklar mı, onu da göreceğiz.

Görünen o ki asla teslim olmayı düşünmüyorlar.

Bu gerçek ve bundan kaynaklanan mücadele, yeryüzünün tüm coğrafyalarında ve toplumların tüm katmanlarında şu an kendisini göstermektedir.

Bu pagan-putperest kültürün temsilcileri ise, ulaşmış oldukları başarı ve güç ile, aynı zaman da sekülerlerin toplumlar üzerindeki bıkkınlıkları ve yüzlerce yıllık baskının, alaya alınmanın, küçük görülmenin oluşturmuş olduğu ezilmişliğin ve bu duygudan kaynaklanan kinin vermiş olduğu intikam duygusu ile, ele geçirdikleri bu tarihi fırsat ile yola çıktılar.

Hem de fütursuzca.

Bu süreci işletmek için, hem sözlü hem de fiili olarak kendilerini ön planda tutmakta, dik durmaktadırlar.

Bu dik duruş ile birlikte, resetlemek adına, bilmedikleri ama bildiklerini düşündükleri ve inandıkları tüm tuşlara basıyorlar.

Ve bunun için hem insanın hem de toplumun yapısına, sekülerler tarafından islenmiş ve kodlanmış olan iyi yada kötü farketmeksizin tüm yazılımları, iptal etmek için ısrarla tuşlara basıyorlar.

Açgözlülük ve bilinçsizce, tuşlara bastıkça basıyorlar ve basmaya şiddetle devam edecekler.

Ama inanın kendileri de bunca zamandır işlenmiş bu kodların sıfırlanması veya direnmesi karşısında nereye varacaklarını bilmiyorlar.

Bu resetlemeyi yaparken de yeryüzündeki tüm pagan-putperest toplumlarıda aynı safta görmek istiyorlar.

Kimilerini aldatmacalar ile kimilerini tehdit ile kimilerini de vaatlerle kendilerine itaat ettirmeye çalışıyorlar.

Şu anki görüntü ise çıkmış oldukları bu yolda başarılı olduklarını gösteriyor.

Bu kültürün derin izlerini taşıyan toplumlara baktığınızda, her birinde bu akıma teslimiyet, istek ve arzu kıvılcımlarını görmekteyiz.

Peki nedir bu pagan-putperestlik yaşam biçimi ve onun yeryüzündeki geçmişi ve günümüzdeki temsilcileri, uygulayıcıları ve yansımaları.

Bu sorunun cevabını bulma ve bunu takip etmek yaşanılan olayları daha iyi tahlil etme ve yeryüzünde iyilik adına konumlanmamız için mutlak önemlidir.

Şu an iblisin ön plana çıkardığı bu misyon sahibi kişiliklerin ve onların düşüncelerinin temelinde ne yatmaktadır.

Onlara göre, yaratıcı vardır ve mutlaktır.

O, makamında oturmaktadır ve bu noktada insan yaşamına ve toplum yapısına da mutlak müdahale edici ve düzenleyicidir.

Bu alanı boş bırakmamıştır.

Bu boş bırakmamışlığı ise el verdiği bir takım doğa üstü güçler ve varlıklar sayesinde yapmaktadır.

Bu, zaman zaman doğa işleyişindeki bir takım unsurlar iken, çoğu zaman kendileri gibi yaratılmış ve yaratıcıdan el almış bir takım doğa üstü güce sahip insanlar, ırklar ve hanedanların  bizzat kendileri olmuştur.

Onun yaratılmışlardan oluşan bir ortaklar topluluğu vardır.

İnsanlar bu yardımcılar ve ortaklar sayesinde yeryüzünde huzuru ve düzeni sağlayacaklarını ve yaratıcılarının rızasını alacaklarını düşünerek ve inanarak hareket etmektedirler.

Bu ortaklar ise ele geçirdikleri bu gücü, sahte Rabblıkları sayesinde istedikleri gibi kullanmakta, insan ve toplum yaşamını istediği gibi sözde yaratıcı adına, iyilik adına şekillendirmektedirler.

Kendi yanlarından uydurmuş oldukları ile yaşamı kodlamakta ona bir yazılım atmaktadırlar.

Sekülerler ve bunların versiyonları, tanrı vardır veya yoktur, bunun önemi yoktur derken.

Varsa da bizim yaşamımızı şekillendiremez, buna karışmaz-karışamaz, bizler istediğimiz gibi kendi hayatımızı şekillendiririz, kendi ihtiyaçlarımızı karşılarız inancını taşır iken.

Pagan-putperest topluluklar ise tanrı vardır ve yukardadır.

Onun tayin etmiş olduğu ve el vermiş olduğu bir çok kutsal güçler ve ortakları vardır.

Ve onların himayesinde bizler, inançlarımızı ve hayatlarımızı şekillendirmeliyiz diye inanmakta ve hareket etmektedirler.

Etrafınıza baktığınız da her iki misyonun onlarca yüzlerce temsilcisini göreceksiniz.

Aslında her iki yolda iblise çıkmaktadır ve iblis bu iki inancın mücadelesini serbest bırakmış, hangisi üstünlüğü sağlar ise yola onunla devam edecektir ve şu an paganların-putperestlerin yanında durmaktadır.

İnsanlık tarihine her zaman bu şekil de müdahil olmuştur.

Yeter ki insanlık, sapkın olan düşünce ve inanç yapısını reddetmesin, birinden birini seçsin diye.

Fıtratın ve Rabbinin sözünü bir araya getirmesin diye insanlık mücadelesini hep bu alanlarda tutmaya çalışmaktadır.

Azgınlaşan insan ise iblisi çoğu zaman davranışları ile mutlu etmiştir, bu sefer de mutlu edecek gibi gözüküyor.

Gerçekten de insanlık yaşamında, ilk önce bireyin kendisinde ve sonrasında toplumun yapısında bu resetleme yapılmalıdır.

Kaba ifade ile fabrika ayarlarına dönülmelidir.

Bundan amacım, kötülerden bir kötüyü seçmek değildir.

İnsanın fıtratına, yaratılış gerçeklerine yüzünü dönmesidir, bu ise ancak Rabbimizin sözünü dinleyerek, onun elinden tutarak, hiç bir unsurun ve gücün kendisine ortak koşulmaması ile mümkün olacaktır.

Gelin hayır diyelim, Rabb olarak sadece ve sadece onu vekil tayin edelim.

Gelin resetlemeyi bizler yapalım, iblisin eline teslim etmeyelim.

T.K.                   @kul6303839