Sezgin Aktaş, Sayın Mustafa Sarıgül Türkiye Değişim Partisi genel başkanının Düzce il temsilcisi. Biz bunu Düzce barosunda lokalini işletirken içkili ruhsatı olmadığı halde alkol verme ihtilafından tanıyoruz. Barodaki ihtilaflarından tanıyoruz. Has bel kader il başkanı olduktan sonra da il başkanlığı sürecinde haber merkezimizi bir arkadaşımız aradı işte Sayın Sarıgül buraya gelecek bizim paramızı ödemedi biz bunu böyle yapacağız. Olmaz. Sarıgül düzgün memlekete millete faydalı bir adam rencide etmeyelim bunun gibi birçok şeyler. Şimdi İl Başkanlığı açılırken Düzce'de yerel bir mobilya üretimi yapan emekçi alnının teriyle para kazanan bir arkadaştan bir sipariş veriyorlar. Partinin bürosunun neyine? Mobilya malzemelerine. Neyse paranın bir kısmını veriyorlar hepsini vereceğiz diyorlar. Allıyor, pulluyor, sallıyor adam diyor ki benim paramı ver.

Adama sinkafından hakaretine kadar tehdidinden söylemediği laf kalmamış. Bu Sezgin Bey'in bir meyhane işletiyor, bir restoran işletiyor orada da ikide bir olaylar çıkıyor, silahlar patlıyor, çatlıyor öyle diyor bir yer. Şimdi bize bu konuyla ilgili bir bilgi geldi. Bilgiyi bu konunun arka planındaki RTÜK kanununda ve ceza yasalarına uygun olmayan boyutunu biz Sayın Sarıgül’e gönderdik onun takdirlerini bekliyoruz ama siyasetçi, insanın toplumun menfaatine ve haklarına riayet edendir. Evet ve bu arkadaşımız alışverişinde partinin açılışında il başkanlığının teşkilinde bu ve buna benzer hallerle halleniyor.

 Sezgin Efendi, ticaretini nasıl yaparsın bilmeyiz ama siyasetini yaparken ticaretini yürütürken ya o mobilyaların parasını ödeyeceksin veya İl başkanlığını bırakacaksın. Sana ihtimam gösterenlere, değer verenlere ilgi gösterenlere de bu şekilde hareket etmende memlekete millete siyasete ve Sarıgül'e bir fayda sağlamaz. Bu Konuralp’te işletmesi var. Hem otel hem restoran. Kazanamıyorsan siyaset fedakârlık ister, bu yanlış bir şey. Lütfen o adamın parasını öde. Yani kendi iş yerine değil partine almışsın bunu partiyi de lekeleme Sarıgül’ünün ismine gölge düşürme, düşürüyorsan da biz zaten gönderdik gereği de yapılmıyorsa da artık o zaman biz düşünmeyeceğiz, vatandaş düşünsün.

Kırmızı ordular ve beyaz ordular var biliyorsunuz. Nerede? Bolşevik İhtilalinde Sovyet Rusya komünist Rusya’sında. Sayın Faruk Özlü şiirlerini okumuştu Nazım Hikmet'in. Ben de orada bir kırmızı ordu ve beyaz ordu yani ihtilal olan ve ihtilale karşı olan orduların savaşlarını anlatan o efsaneleşen bir atlar isimli bir şiiri vardı onu güzel okuyor dedim. Faruk Bey artık onun ne anlama geldiğini biliyor mu bilmiyor mu ama şimdi Faruk Bey'den bahsedeceğim.

Biliyorsunuz insanlar ölüm, düğün, sünnet, özel günleri hiç unutmazlar. Sosyal belediyecilik anlamında belediyelerde insanların bu durumlarında dokunuşlar yapar.

Hatipli Ketenciler Köyü. Bu köy yarısı İl Özel İdaresi yarısı Düzce Belediyesi mücavir alanları içinde. Burada bir cenaze oluyor. Muhtar ilgili müdürlüğü arıyor. Diyor ki böyle böyle cenazemiz var. Diyorlar ki önce beyana göre konuşuyoruz biz tabii. Orası bizim mücavir alanımız için de değil, köylere biz çadır gönderemeyiz tamam. Tam da diyor sizin mücavir alanın olduğu yerde cenaze var. Yani çadırımız yok. Hani oynamayacak olan gelin yerim dar dermiş hesabı. Muhtar, ısrar ısrar tabii dinlemiyorlar muhtarı. Cenaze bu ya.

Bunlar İbrahim Ercan'ı arıyorlar Boğaziçi Belediye Başkanı. Durum böyle böyle hemen başkan çadırını gönderiyor. Şimdi bu konu bize intikal ettiği zaman İbrahim Ercan'a sorduk. Dedik ki burada 3 tane olasılık, 3 tane soru var. 1; Faruk Özlü hizmeti getiremiyor. Ben getirdim mi demek istedin, durumdan vazifemi çıkardın? 3; Hatipli Ketenciler, Boğaziçi Mücavir alanına mı girdi? Sorduk ama makul mantıklı cevap veremedi ama en son dedi ki orada bizim ailevi bağlarımız var. Merak ettik, Beyköy Belediye Başkanını aradık. Başkan Düzce'nin bir mahallesinde bir akrabalarınız olduğunda çadır isterse sizden taziye çadırı isterse ne yaparsınız? Ben mümkün mertebe göndermem ancak Düzce Belediyesi isterse gönderirim. O da isterse çünkü o etik olmaz. Şimdi etik olmayanı müdürler yapıyor, yetkililer. Etik olmayanı Belediye Başkanı yapıyor.

 Ya arkadaş Faruk Özlü için Düzce Belediye Başkanlığı bir antrenman yeri. Buradaki bürokratlar ve müdürler şunu iyi bilmeli. Faruk Özlü İzmir Büyükşehir belediye başkanlığına hazırlanıyor. Düzce'den aldığı tecrübelerle beraber edindiği tecrübelerle beraber Türkiye'den mahalli idareler reformunu yapabilecek bir burada bir eğitim görüyor. Siz böyle mi hazırlıyorsunuz Büyükşehir’e başkanınızı diyor ama burada İbrahim Ercan'ın yaptığına kim ne der bilmiyorum ama ben pek akıllı mantıklı etik makul bulmadım. Biraz enaniyet kokuyor işin içinde.

Yarın Düzce'de İl Başkanlığı AK Parti il Başkanlığı için son nokta koyulacak. Mustafa Keskin istifa eden milletvekili adaylığı için istifade il Başkanlığı, il başkanının yanında Hasan Şengüloğlu merkez ilçe başkanı ve Ersin Gökçe şu anda AK Parti il başkan vekili çağrılıyor huzura. İnşallah hayırlı bir netice çıkar. Bence bunu şöyle değerlendirelim. Hani 2018 yılından itibaren Düzce'de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Nasıl olmadı? Önce 2001 yılından itibaren 2002'den itibaren milletvekilliği seçiminde 3-0 olan Düzce'de 3'e yaklaşılamadı, 2-1 oldu. Bu bir sarı karttı. Mahalli seçimleri 2019'a gelindiğinde tercihler yapılmış, isimler tespit olmuş. Hikmet Keskin görevden alındı veya istifa etti ve ama alındı görevden. Mustafa Keskin geldi. İki gün sonra hangi belediyeye başkan adayı nerede olacağını tespitinin önünde kendini buldu. Çok da bir yaptırım yaptığını tahmin etmiyorum ki yapmadı. Yani iki gün il başkanı kimin hangi tasarrufu gösterecek. Belediye Başkanı il genel meclis üyeleri. Ne oldu? Tespit edilmiştir zaten. Sonuç 10-0 belediyeyi, belediyeleri Düzce'de 10 belediye var. 10-0 olan belediyeler 5-5 paylaşıldı. Bu da bir sarı karttı. 2023'te eğer bu iki tane sarı kartı iyi görmeyen, sarı kartların ne anlamına geldiğini bilemeyen zihniyet aynı şekilde devam ederse kırmızı kart mı olur, maçtan dışarı mı atarlar onu bilemem.

Ama 2018’de milletvekilliği listesi ile 2019'da Belediye Başkanı İl Genel Meclisi üyesi kararını verenler yarınki kararda etkili de olur, istediklerini de alır ve bir düzen içinde yürüyen yani pişmiş aşa su katar veya dönen çarka çubuk sokarsa 2023'te bunun sarı kartını kırmızı kartını göreceğiz. O gün edip eğleyip bugün de edip eğlerse Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bunun hesabını kimden sorar bilmem ama 2018'de ve 2019'daki tercihlerin Düzce'yi nereye getirdiği belli. Yarınki tercihte o minvalde olmasında memleket adına, Düzce adına fayda var. Ne diyoruz? Düzce'nin sokaklarında, Düzce’nin çay ocağında, Düzce'nin düğününde, Düzce'nin bayramında, Düzce'nin derdinde seçildikten sonra olup görev bittikten sonra da gezebilecek Büyük caminin önünde çay içebileceğimiz adaylar ve insanlarla yürümediği sürece sarı kartlar ve kırmızı kartlar olacaktır. Ne zaman çıkar onu da vatandaş bilir.