Artık durmamamız gerekiyor!
Hayasızca ortalıkta dolaşan ve biziz diyen bu güç sahiplerinin karşısında cüretkar değil, yürekli ve vicdanlı bir şekilde, onurlu bir duruş sergilememiz gerekiyor.
Evet onlar cüret gösteriyorlar, doğrudur ama onların bu cüretlerinin arkasında ve önünde zulüm var, ahlaksızlık var, şımarıklık var, davranışlarının ve planlarının sonun da hürmet edilmeyecek, edilemeyecek ve sessiz kalınması mümkün olmayan zalimlikler var.
İnsanlık için, evet insanlık onuru için bu cüretkarlara teslim olmamamız gerekiyor.
Cüretkar davranıyorlar, doğrudur.
Paylaşmak için masaya oturudular ve kimseye hesap verme gibi kaygıları da yok.
Oturmaya giderken bile bir birleri üzerinden, hem birbirlerine hem de tüm mazlum toplumlar üzerinde baskı kurmaya çalışıyorlar.
Bizler aslolanız ve bizler mutlak güç sahipleriyiz diyerek masaya oturdular.
Ve bu şovlarını saatlerce insanlara izlettiler, taki insanlar gelecek endişelerini ve kaygılarını iliklerine kadar hissetsinler ve sonucunda teslim olsunlar diye.
Anlaşabilecekler mi, bu hissi verebilecekler mi ya da insanoğlunu teslim alabilecekler mi?
Anlık olarak belki.
Veya orta vade de kısmen bunlar gerçekleşebilir, belki bir çok topluluk için bu gerçekleşebilir, bu mümkün.
Ama uzun vade de bu mümkün olmayacaktır.
Bir şeyleri paylaşacaklardır veya en azından paylaşmış gibi davranacaklardır fakat vicdanlarını harekete geçiren toplumlar, topluluklar ve insanlar üzerinde bu etki kendisini gösteremeyecektir.
Yeter ki bizler, cüretkar değil, vicdanlı ve yürekli bir şekilde dimdik ayakta duralım.
Kim bu cüretkarlar diye sesleri duyuyorum.
Tekrar tekrar, aylardır üşenmeden bunları ifade ettiğim gibi, yine ve yeniden sesimi gün geçtikçe yükselterek bu cüretkarları ortalığa saçacağım.
İstiyorum ki ayağa kalkan vicdanlı ve yürekli insanların, oluşturacakları bu koroda, benim de bir katkım olsun, çıkacak yürekli seslere ve birlikteliklere bir nebze faydam olsun.
Her zaman ifade ettiğim gibi seküler-küreselcilerin ve pagan-putperestlerin şovunu izledik geçtiğimiz bir kaç gün içersinde, hemde uzun metrajlı bir film olarak.
Küresel yapının sözcülüğünü en sonun da kabullenen ve bu masaya oturuşu ile bunu ilan eden Putin ve her zaman pagan putperestlerin borazanlığını yapan Trump.
Bizler tarafından ne idüğü belli olmayan, onlar tarafından ise anlamı belli olan bir toprak parçasında buluşarak, bilek güreşine giriştiler.
Belki de ilk alış veriş bu toprak parçası için olacak.
Karşı safta iken seküler- küresel gücün, dalavere ve sermayenin gücü ile satın almış olduğu bu toprak parçasını, safların değişimi ile paganlara kaptırmanın vermiş olduğu acı ve kin ile sekülerler, masanın bir tarafında oturur iken, bu toprak parçasını fiili olarak ele geçiren ve bu ele geçirmenin vermiş olduğu şımarıklık ile paganlar da, masanın diğer tarafına oturdular.
Aslında bu kapkaç bu toprak parçasında sembolik olarak kendisini gösterir iken, yeryüzünün her tarafında bu kapkaçın değişik versiyonlarını çok canlı ve kahpece görmekteyiz.
Ve bilek güreşi başladı, kuralsız ve tüm hileleri ile.
Her iki tarafında hedefi belli olmakla beraber, zaman zaman uzlaştıkları, çoğu zamanda birbirlerinin çirkefliklerini görmezden geldikleri tek nokta üzerinden, mazlum toplumlar üzerinde ki zulümleri üzerinden anlaşarak, kendi egolarını üstün kılacak ve otoriteyi ortaksız bir şekilde ele geçirmek olmuştur ve yine de öylede olacaktır.
Bu oluşabilecek mi…? Hep beraber göreceğiz.
Bugün ki yazımda bu nokta üzerinde durmayacağım, asıl üzerinde durmak istediğim nokta, bizlerin bu bakış açısı ile olayları incelemesi, irdelemesi ve gelecek kaygılarını bertaraf edecek bu ufuk ile vicdani şekillenişi hayatlarımıza hakim kılmak olacaktır.
Bu cüretkarları iyi tanıyalım ki, onların aldatmacaları ve ilüzyonları karşısında aciz kalmayalım, bizlerde bunlara benzeyerek, insanlık onurunu askıya asarak, cüretkar olmayalım.
Evet, epeydir sekülerler ile paganlar arasındaki bu mücadeleyi yeryüzünün tüm sahalarında görmekteyiz.
İster istemez bizlerde bu mücadelenin bir tarafında kendimizi konumlandırmak zorunda kalıyoruz.
Kendim için de söylüyorum ki zaman zaman bende bu yanlışlığa farkında olmadan düşüyorum.
Bundan kaçınsak da bu iki düşüncenin davranış biçiminin etkisi, insanoğlunu bu çekişmenin taraftarı yapmaktadır.
Sahip olunan değerler, bu çirkef çatışmanım tamda ortasında kaldığı için ve yeryüzünde ki zalimliklerin varmış olduğu şiddet ve bunun karşısında ki acziyet bizleri de bir taraf olarak konumlanmamızı, öyle de davranış biçimini geliştirmemizi sağlamaktadır.
Tüm bunlara rağmen zayıflık göstererek, kendimizi koruma güdüsü ile bu tuzaklara düşmeyelim.
Onurlu bir irade ile fıtratımızın iç sesini dinleyerek, bu iki kutbun şovlarının etkisinden kendimizi sıyırıp atarak, vicdanlı ve yürekli bir şekilde insanoğlunun selamete ulaşması için az da olsa mücadele edelim.
Ve susmayalım, iblisin çocukları karşısında pısırık kalmayalım.
Doğruları olağanca açıklığı ile kalpleri kırmadan söyleyelim ve bu sözler üzerine iyiliği inşaa edelim, bıkmadan usanmadan.
Peki nasıl olacak?
Bu sözler dizisini nerden elde edeceğiz ve bu inşaa edilecek iyilik kulesinin temellerini ve taşlarını nasıl üst üste koyarak bunu elde edeceğiz.
Gelin, samimiyet ile tutalım Rabbimizin elinden.
Gelin, bizleri yaratan, bizleri bizlerden daha iyi tanıyan ve bıkmak usanmak bilmeden bizleri bizlere anlatan Rabbimizin sözlerine yönelerek, onu vekil tayin ederek salat üzere yol alalım.
Bu yürüyüş, bu davranış, bu duruş bizleri iyilik adına kulenin inşasında rol almamıza ve sonunda ona ulaşmamıza vesile olacaktır.
O’nun sözüne karşı cüretkar değil vicdanlı ve yürekli yaklaşmamızı sağlayacaktır.
Ama asla onun adına cüretkar davranarak onun sözlerini çalarak eğip bükenlerle değil, direk onun elini tutarak bu yürüyüşü gerçekleştirelim ki bizler sonunda yanılanlardan olmayalım.
Gelin, Rabbimizi tanımaya çalışalım, çok geç olmadan.
T.K. @ kul6303839